Çarpık Beden Eğitimi dosyası!  

Posted by basketçi

Çarpık Beden Eğitimi dosyası!


Çarpık Beden Eğitimi dosyası!
Bu, tüm Türkiye'yi ilgilendiren, tüm Türk spor camiasını ilgilendiren bir konu..

Sağlıklı, sporla içiçe yetişen bir gençlik için.. En önemlisi geleceğimiz için bu konunun üzerinde durulması şart..

Milli Eğitim Bakanlığı'nın Beden Eğitimi dersi için uyguladığı "Beden Eğitimi Haftalık ders programında" yaşanan çarpıklığa, usta spor adamı Hasan Uğur Epirden, aşağıdaki yazısı ile parmak basıyor.

Beden eğitimi ders saatlerinin zorunlu olması ve ders saatlerinin arttırılması için çaba veren onbinlerce eğitimcimizi ilgilendiren bu konuda, aşağıdaki dosyayı es geçememenizi, fikirlkerinizi sunmanızı bekliyoruz.

İşte Hasan Uğur Epirden'in kaleminden; "Çarpık Beden Eğitimi dosyası"!



ÖN SÖZ
Bugün sizlere sporumuzun temeli, yani kaynağı olan okullarımızda yaşanan ve ucu ülkemizin başarı kriterlerine dayanan sportif çarpıklıklarımızı paylaşmaya başlıyorum..

Bu dosyanın etkili olabilmesi, başta çok zor koşullar ve baskı altında görev yapan, politize olmaya zorlanan Beden Eğitimi Öğretmenleri olmak üzere, sporun erdemine vakıf, ülkesini seven, başarıya, daima başarıya endeksli tüm spor adamlarımızın, spor basınımızın duyarlı bir şekilde sahiplenmesiyle ve konuların üzerine kararlı ve cesur gitmesiyle mümkün olabilecektir.

Dünyada bu nüfusa sahip olup da bu denli başarısız olan çok az ülke bulunmaktadır! Zaman zaman, muhtelif branşlarda kazandığımız geçici başarılar ise, bazı Beden Eğitimi Öğretmenlerinin ellerindeki cevherleri keşfiyle başlayan, konunun uzmanı başarılı eğitmen antrenörlerde gelişen, alt yapıya önem veren, yatırım yapan, sporun felsefesini ve erdemini iyi özümsemiş anlayışa sahip kulüplerin ve de idarecilerin üstün çabalarıyla ve destekleriyle tamamlanan bir zor süreçte ortaya çıkmaktadır. Bunda üstün ırk olmamızın, irsi mücadele gücümüzün ve de azmimizin de rollerini asla unutmamalı, inkar etmemeliyiz!



SPOR EĞİTİMİNDE DİĞER ÜLKELERİN DUYARLILIĞI
Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, fiziksel ve ruhen sağlıklı olmanın yolu beden eğitimi ve spordan geçmektedir. Gelişmiş ülkelerin sportif başarılarının temellerinde artık her ne kadar tıp da işin içerisine girmiş, laboratuar araştırmaları da çağdaş gelişimin gereği olarak inanılmaz aktif rol oynamaya başlamışsa da, okullarında yapılan Beden Eğitimi derslerinin ve de eğitmenlerinin rolleri ortadadır.

Haftada ortalama 8 saat Beden Eğitimi dersi yapılmakta olan bu gelişmiş ülkelerde, kendilerini eğitim kurumlarında gösteren, sportif gelecekleri üstün görülen öğrenciler, ayrıca kulüp bazında günde en az 2 saatlik bir antrenman programına alınır.

Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya, İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere, Japonya, Brezilya, Avustralya, Kanada, Norveç, Danimarka başarılarını alt yapılarını okullara dayayıp, verim almış ülkelerden bazılarıdır.

Evet dünyada hal böyleyken tarih boyunca lider ve büyük uluslar arasında mümtaz bir yeri olan Türkiye’miz ise bugün Avrupa birliğine girme sürecinde dahi maalesef haftada 40 dakikalık bir beden eğitim dersi ile yetinmektedir.

Yetmiş milyonluk dev bir nüfusumuz olmasına rağmen Pekin Olimpiyatları'nda 1 altın madalya çıkartabilirken, 5 milyonluk nüfusu olan Gürcistan’ın 3 altın ve yine 8.5 milyonluk nüfusu olan Azerbeycan'ın ise 4 altın madalya çıkardığını unutmamak lazım. Eğitim müfredatımızda Beden eğitimi dersinin ilköğretimde haftada bir ders, ortaöğretimde haftada gene 1 ders (O da seçmeli sistemde) tablosuyla Dünya ülkeleri ile sportif arenada yarışmamızın ne kadar zor olduğunu görmemiz ve her şeyden önce sağlıklı bir nesil yetiştirmemizin asla mümkün olamayacağını anlayabilmemiz açısından hayli önem taşımaktadır!



BAŞBAKAN "BAŞ SUÇLU"
Sidney Olimpiyatları sonrası bürokraside politik kıvraklıkla (!) neredeyse Beden Eğitimi Öğretmenlerine kadar çıkarılan “Başarısızlık Faturası” çok çirkin ve de ayıptır!

Bence burada, dünden bugüne devleti yönetenlerin, yani hükümetlerin zincirleme hatalarının ve bu hatalarında anlaşılmaz ısrarlarının, sonrasında da sorumluluktan kaçan pişkin tavırlarının, en önemlisi sportif zafiyetlerinin büyük rolü vardır...

Eğitimin kısıtlandığı, hatta katledilip, yok edildiği bir anlayışta başarı beklemek ya kastı ya da cehaleti çağrıştırır. Burada en büyük suçluyu, en tepede aramak en doğru gözlem olacaktır.

Türkiye’mizin sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yükseltmeyi düşünmeliler, aynı zamanda, sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak hedefiyle bir spor planı çizmeyi değil, esas olan, her yaştaki vatandaşlar için Beden Eğitimini sağlama görevlerinin yerine getirmek zorundadırlar. Bunun için gereken her türlü yatırım yapılmalı, program uygulanmalı, destek sağlanmalıdır!

ATATÜRK’ün "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur" sözü bir düstur olmalıdır! İşte tüm bunları kavrayabilecek, yön verebilecek kapasite ve idealde bir Hükümet, bir Başbakan, ve kademesinde de vazifesini en iyi şekilde kavrayabilmiş, oldukça aktif, iştahlı, bilgili ve de tecrübeli kişilerin başını çektiği Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı gereklidir!

Özetlemek gerekirse FARABİ’nin şu sözleri işin püf noktasını çok iyi özetlemekte; “Önce doğruyu bilmek gerekir, doğru bilinirse yanlış da bilinir. Ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz!...”


SPOR YAPMANIN ANA ŞARTLARI
Sporun içerik açısından zenginliğini düşünürsek spor yapabilmenin en önemli şartlarının, tesis, zaman, eğitici, fiziki şartlar ve malzeme olduğunu anlarız!

Sporun da mekanının sadece salon ile sınırlı olmadığını düşünecek olursak, sadece İstanbul’da değil, ülkemizin hangi bölge, şehir veya kasabasında Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü (İkisi de malumunuz Devlet demek) ve kulüp, firmaya ait yeterli sayıda spor tesisi var ve bu tesisler spor yapacak yaştaki çocuklarımıza ve gençlerimize tahsis edilmesi halinde ne kadar yeterli olabiliyor, geliniz birlikte düşünelim!



Devletimizdeki çarpık ve eksik eğitim ve yönetim kurumlarımız, okul inşa etme planları yaparken sporu hiç düşünmemişlerdir.. Çağdaş bir okul, öğrencilerin dersler bittikten sonra bile spor zevkiyle ve isteğiyle ayrılmak istemeyeceği bir cazibe yeri olmalı düşüncesindeyim! Merkezi okulların satılarak elde edilecek gelirle kurulabilecek bir “Kampus” sistemi belki ele alınıp, düşünülebilecek bir çıkış yolu olabilir!

Şu anda okul spor salonlarının bazıları okul aile birliklerinin uhdesinde oyuncak edilip, müstecirlere kiralanmak sureti ile spor okulu ya da başka adlar altında rant yuvası haline gelme tehlikesi var!
Bu özellikle, İstanbul’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı idaresinden, Milli Eğitim İstanbul İl Müdürlüğü emrine devredilen İstanbul’daki spor salonları için daha olası bir çarpıklık tehlikesidir!
Buna ilaveten, azaltılmış ders sayıları ve elden geldiğince kısıtlanmaya çalışılan sportif aktivitelerle birlikte, bu spor salonları gerçekten işlevini yerine getirmekten uzak, tamamen atıl kalma, ya da maksadı dışında kullanılma tehlikesiyle de burun burunadır! Bu güne kadar bu salonlardan ücretsiz istifade eden semt gençleri ve sakinlerinin de durumu belirsizdir.



NÜFUS ZENGİNİ, SPORCU FAKİRİ TÜRKİYE
Çeşitli görüşler var ama bunların hepsi, nüfusumuzun 75 milyonun, İstanbul nüfusunun ise 15 milyonun üzerinde olduğunu belirtiyor! Ancak spor yapanlarımızın rakamı, her ne kadar ülke genelinde 2008-2009 sezonu itibarıyla 1.284.336 gözüküyorsa da faal lisanslı sporcu sayımız sadece 135.531...

Aynı bakış açısıyla İstanbul’daki duruma da göz atacak olursak, 150.008 gözüken sporcuların sadece 21.747’sının faal lisanslı olduğunu görüyoruz!
Tablo çok düşündürücü...
Ülkemizde her 553 kişiden birinin, İstanbul’da ise, her 690 kişiden birinin lisanslı olarak faal spor yaptığını kolayca çıkarırız.

Bu tablonun tüm branşları kapsadığını ve de içerisinde kaçının ciddi ve geçerli antrenman yaptığı, müsabaka oynadığını varın siz düşünedurun!...

Okullarda da durum aynı üzücü tabloyu tamamlamakta...
İstanbul’dan bir örnek vermek istiyorum sizlere;
İstanbul’da spor yapabilecek yaşta tam 5 milyon kişi var..
Buna karşın sadece 376 spor salonu bulunmakta..
Bunlardan 200 adedi okul salonu olup, uluslar arası ölçüdekiler sadece 16..

Size durumun ne kadar düşündürücü olduğunu göstermek için yaptığım bir hesapta, spor salonlarının hepsini aynı anda devreye soksak bile, salon sporlarını yapan sporcuların her birine 0,007 m2 bir alan düşmekte, bu da bir masa tenisi topunun çapını ifade eder.

Bu orantının, Amerika Bileşik Devletlerinde 2.97 m2, italya’da 1,91 m2, İsviçre’de 1,65 m2, Fransa’da 1,12 m2, komşumuz Yunanistan’da ise 0,98 m2 olduğunu ifade etmek ve aradaki farka dikkatinizi çekmek istiyorum.


İSTANBUL OKULLARI SALON SPORLARINDA FAAL SPORCU SAYILARI


BASKETBOL
Kategori
Kızlar
Erkekler
Sporcu
Küçükler
288
1260
1548
Yıldızlar
480
1656
2136
Gençler
552
2352
2904
TOPLAM
1320
5268
6588

VOLEYBOL
Kategori
Kızlar
Erkekler
Sporcu
Küçükler
984
396
1320
Yıldızlar
2184
708
2892
Gençler
1956
720
2676
TOPLAM
5124
1824
6888

HENTBOL
Kategori
Kızlar
Erkekler
Sporcu
Küçükler
192
396
588
Yıldızlar
204
240
444
Gençler
120
300
420
TOPLAM
516
936
1452


Sonuç olarak İstanbul’daki ilk ve orta öğretim okullarında, Voleybol, Basketbol ve Hentbol branşlarında faal sporcu toplam 14928’dur. (Tekrarlıyorum, tüm bu veriler 2008-2009 sezonu/ders yılı için geçerlidir!)


1739 MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU YOK SAYILIYOR ?
1739 MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU’nun bazı maddelerine gelin birlikte bir göz atalım..

Sağlıklı bir toplum ve nesiller, ancak ömür boyu düzenli spor yapma alışkanlığı kazandırılması ile mümkündür.

Günümüzde; SBS ve ÖSS gibi sınavların stresinden dolayı sağlıklı bir nesil yetişmemektedir. Çocuklarımızın ruhsal anlamda daha sağlıklı olabilmesi ve kötü alışkanlıklardan uzak kalması için ilk adım, şüphesiz, okullardaki beden eğitimi dersi ve fiziksel aktivitelerdir. Ayrıca, Anayasamızın 59. maddesinde “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur” denilmiştir.

1739 Milli Eğitim Temel Kanunu Madde 2: Türk Milli Eğitimi’nin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmektir.

1739 Milli Eğitim Temel Kanunu Madde 19: Öğrencilerde; ders programlarıyla birlikte özgüven ve sorumluluk duygusunu geliştirecek, yeni ilgi alanları oluşturacak, bireysel yetenek ve beceriler kazandıracak, katılımcı ve demokratik eğitim ortamını destekleyici, okul veya kurum içi ya da kurumlar arası bilimsel, kültürel, sosyal ve sportif etkinlikler düzenlenir ve öğrencilerin bu etkinliklere katılmaları için gerekli tedbirler alınır.


Milli Eğitim Bakanlığı son üç yıldan beri, Beden Eğitimi Derslerini azaltmıştır. Talim Terbiye Kurulu’nun son karalarına göre dersimiz; İlköğretim okullarında haftada bir saate düşürülmüştür. İlköğretim kurumlar yönetmeliğinin 64. Maddesinde derki; (R.G: 2.5.2006/26156) İlköğretim okullarının 4. ve 5. sınıflarında özel bilgi, beceri ve yetenek isteyen; beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, din kültürü ve ahlâk bilgisi, yabancı dil ve (R.G:24.12.2008/27090) bilişim teknolojileri dersleri branş öğretmenlerince okutulur. Ancak, ihtiyacın branş öğretmenlerince karşılanamaması hâlinde bu dersler, yüksek öğrenimlerini söz konusu branşlarda yapan sınıf öğretmenleri veya sınıf öğretmeni olup bu alanda hizmet içi eğitim sertifikası almış öğretmenler tarafından ders değişimi yolu ile okutulabilir. Bunun da mümkün olmadığı durumlarda bu dersler, sınıf öğretmenince okutulmaya devam edilir.

Bu kararlara rağmen Talim Terbiye Kurulu olarak 07.07.2009 tarih ve 80 numaralı kurul kararına göre 4. ve 5. sınıflarda Spor Etkinlikleri Dersine sınıf öğretmenlerinin girmesine hükmedilmiştir. Ancak alınan bu kararla beraber Beden Eğitimi Öğretmenlerinin 4. ve 5. sınıflarda Spor Etkinlikleri Derslerine girmelerinin önü kapatılmış bulunmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı Orta öğretim Kurumları haftalık ders Çizelgelerinin Talim ve Terbiye Kurulunun 11.09.2009 gün ve 151 sayılı kararında Resim/Müzik /Beden eğitimi derslerinden yalnız birisinin seçmeli ders olarak 9. sınıfta seçilmesi ve dört yıl boyuncu aynı dersi almalarına ilişkin hüküm ile orta öğretim okullarında da 9.sınıflarda iki saat, 10 -11 ve 12. Sınıflarda ise bir saat seçmeli ders haline getirilmiştir. Ancak bu uygulama Ortaöğretim Kurumlarında ders saatlerinin azalmasına ve Beden Eğitimi Öğretmenlerinin büyük bir kısmının norm kadro fazlası kalmasına sebep olmuştur.

Milli Eğitim Şûrası Kararı Madde 76: Öğrencilerin “barış kültürü” kavramını içselleştirebilmeleri için özellikle ortaöğretimde spor etkinliklerine yönlendirilmeleri ve beden eğitimi derslerinin saat sayısı artırılarak bütün sınıflarda zorunlu ders haline getirilmelidir. Buna rağmen, her geçen yıl okullarda Beden Eğitimi Derslerinin gereksiz olarak gösterilmesi bizleri üzmektedir.

Özet olarak Milli Eğitim Şûrası, Milli Eğitim Bakanlığının en yüksek danışma organıdır. Bu makam Beden Eğitimi Derslerinin artırılmasını talep etmesine rağmen, Bakanlığımızın ders saatlerini azaltması yönünde karar alması düşündürücüdür. Milli Eğitim Şûrasında alınan kararlar uygulanmayacaksa bu şuranın toplanıp karar alması bir anlam ifade etmemektedir.

Beden Eğitimi Öğretmenleri, sağlıklı nesillerin yetişmesinin kıstaslarından birinin de, sporun bir yaşam biçimi olarak toplumumuza yerleşmesini sağlamak olduğunu düşünmekteler..

Sonuç olarak, Okullarda BEDEN EĞİTİMİ DERS saatlerinin İlköğretim ve Orta Öğretim Kurumlarında arttırılması, zorunlu olarak 4 ders saatine çıkartılması kaçınılmazdır.

TALİM VE TERBİYE KURULU’NUN ZEKASINA DİYECEK BULAMIYORUM!
İşte bir çarpıklık daha..
İlk Öğretimde, seçmeli dersler idarecilerin girebileceği derslerden seçilmesi için oluşturulan bir baskı var. İşin enteresan tarafı bu derslerin notları karnelerde yer almadığı ve dolayısıyla ortalamalara etki etmediği içinde ciddiyetten hayli uzakta kalmaktadır!

Talim ve Terbiye Kurulu’nun 19.09.2009 tarih ve 151 sayılı Kararı ile Ortaöğretim Kurumlarında haftalık ders çizelgesinde değişiklik yapılmıştır.
Yine Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının 07/07/2009 Tarihli Ve 80 Sayılı Kararı doğrultusunda:
İlköğretim 4. ve 5. sınıflarda spor etkinlikleri dersine Beden Eğitimi Öğretmenleri giremeyecektir.
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 11.09.2009 tarih ve 151 sayılı kararı doğrultusunda: Liselerde Beden Eğitimi, Müzik, Resim dersleri tek ders gibi planlanmıştır.

Yapılan değişiklikle Resim, Müzik ve Beden Eğitimi dersleri beraber alınıp bu derslerden herhangi birinin seçilmesi ve bu derslerin saatlerinin azaltılması sağlanmıştır. Ders saatlerinin azalması ile ülke genelinde yüzlerce öğretmenimiz norm fazlası duruma düşmüş bu durum ek ders ücret kaybına yol açmıştır. Öğrencilere öğretimden ziyade eğitimin verildiği bu derslerin saatlerinin azaltılması ve öğrencilerin bu üç ders arasından seçim yapmak zorunda bırakılması son derece sakıncalıdır.




MEB OKULLARI
MEB artık okullarda “Beden Eğitimi” yapılmaması için elinden geleni yapmaktadır. Zaten haftada bir kez 40 dakikaya sığdırılmaya başlanan ve bunu yeterli gören (!) çürük zihniyetin neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalmaktadır!

40 dakikalık o dersin en az 10 dakikasının da dersler arasında genelde boşluk olmadığı için, soyunma/giyinme faslıyla geçtiğini ve tüm öğrencilerin sınıfta veya tuvalette (!) giyinmek zorunda olduklarını da sanırım biliyorsunuzdur!...

Geçen yıl eski Milli Eğitim İstanbul İl Müdürü, tüm okul müdürlerine baskı yapmış, okul spor kulüpleri kurmaları için neredeyse tehdit etmişti..
Çocuklarımızın ve gençlerimizin hem beden, hem de zihin sağlığı açısından tartışılmaz yararları olan, obes ve çürük bir toplumun ortaya çıkması tehlikesinin yegane ilacı olan, üstelik ülkemizin sportif başarı oranını ve seviyesini yükseltecek Beden Eğitimi derslerinin değil haftada 1 derse sığdırılması, her gün en az 2 saatlik bir planlı kuşağa sığdırılması ve ehil ellerde yapılması sadece bir spor anlayışının değil, çağdaşlığın da bir göstergesidir.


BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLERİNİN RUTİN (!) ÇALIŞMALARI
Beden Eğitimi Öğretmenlerinin mesaileri bitmek bilmemektedir. Beden Eğitimi derslerinin haricinde, sporcu öğrencileri tarayarak, okul takımlarını oluştururlar, lisanslarını tanzim edip çıkarırlar, takımları maça götürür, getirirler, okul saatleri sonrası, hafta sonlarında okullarının tüm branş takımlarını çalıştırırlar.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, yaklaşık 5 resmi bayramdaki hazırlıklar da onların omuzlarındadır! Sadece 23 nisan ve 19 mayıs törenlerinde 2 aya yakın çabalarla gösteri gurupları hazırlarlar.



Her sene spor kulübü yönetmeliği gereğince belli bir parayı toplayarak malzeme almak zorundalar. Bu yüzden sıkça öğrencileriyle ya da öğrenci velileriyle maddi ilişki içersinde olmakta ve yıpranmaktalar! Çoğu zaman para toplayamadıklarından, çevre esnaftan ya da küçük yerlerde belediye başkanlarından, kulüp yöneticilerinden malzeme yardımı isterlerken, sanki ödünç para istiyor gibi sıkılmaktalar!”

Örneğin, bir voleybol, basketbol, hentbol takımı için en az 15-20 aday öğrenciye ihtiyaç olduğunu varsayacak olursak, okullarında farklı yaş gruplarında ve sınıf türlerinde bu öğrencileri, ailelerinden de izin alarak bir araya getirmek, antrenman saatlerini ayarlarken tüm öğrencilerle görüşüp dershanesinin, özel dersinin ya da etüt saatinin, sınavının olmadığı bir zamana denk gelmesine dikkat etmek gibi zor denklemleri halletmek de onların rutin vazifeleri arasında yer almakta!...
Yani anlayacağınız onlar gönülden harcadıkları sınırsız mesai ile, sarf ettikleri emek, ve yandıkları spor aşkıyla elleri öpülesi birer kahramandırlar!...



BAKANLIĞA BİR BAKAR MISINIZ?
Gençlik ve Spor Müdürlüğü gibi hantal ve Sporun önündeki en büyük engel dağ gibi dururken, Olimpiyatlarda başarısızlığın faturasını Beden Eğitimi Öğretmenlerine kesen “Çok Bilmişler”e bir çift sözüm var!

Beden Eğitimi Bölümlerini bitirip, mesleğe ilk adımını atmak isteyen yaklaşık 15.000 insana Beden Eğitimi dersinin kuşa çevrildiğini ve Beden Eğitimi Öğretmeni olabilmenin artık mucizelere bağlı olduğunu MEB bana makul sebepleriyle anlatabilirler mi acaba?

MEB, gençlerimizi kötü alışkanlıklardan nasıl uzaklaştırayım diye düşünürken gençlerimize nasıl bir kötülük yaptığının farkında mı?
MEB, obeziteyi nasıl önleyebilirim diye sözde projeler üretmeye çalışırken, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin derslerini azaltarak esas kendisinin obez bir gençlik yaratmakta olduğunun bilincinde mi?


MEB’İN BULMACA AÇIKLAMASI
Bu arada, Milli Eğitim Bakanlığı krize neden olan Beden Eğitimi dersinin azaltılmayıp, aksine artırıldığını iddia etti. Ancak uygulamayı protestoya hazırlanan öğretmenler bu açıklamayı yanıltıcı bulmaktalar.

Milliyet gazetesinde “Bedende büyük isyan” başlığı ile yayınlanan ve Beden Eğitimi öğretmenlerinin uygulamayı protesto etmek için Türkiye çapında büyük bir eyleme hazırlandığını belirten haber üzerine MEB ders saatleriyle ilgili bir açıklama yaptı.



Kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini savunan MEB açıklamasına gelin bir kez daha buradan göz atalım;
“14.07.2005 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgesinde Beden Eğitim Dersi sadece 9. sınıflarda haftada 2 saat olarak yer almaktaydı. Ancak 11.09.2009 tarihinde onaylanarak uygulamaya konulan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgesinde, Beden Eğitimi Dersi 9. sınıfta haftada 2 olarak yer almaya devam ederken, 10. 11. ve 12. sınıflara da haftada 1’er saat olmak üzere ders konulmuştur. Yeni düzenlemeyle birlikte en az üç şubeli bir ortaöğretim okulunda 6 saat olan Beden Eğitim Dersi, 18 saate çıkarılmıştır. Dolayısıyla gündeme getirilen iddiaların aksine, Beden Eğitimi Dersi öğretmenlerinin haftalık ders saatleri azaltılmamış aksine üç kat artırılmıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur...”

Hepsinin toplamı 15 saat yapıyor..
MEB nasıl 18 buldu pek anlayabilmiş değilim?
En Önemlisi Okul İdaresi Beden Eğitimi seçerse bunlar olacak!
Yani öğrenciler, Resim, Müzik ve Beden Eğitiminden birisini seçecek? Bir de bu üç ders öğretmeninin durumunu düşünün? Öğrenciler ne derse desin, her şey Müdüriyete bağlı olacak?

Ayrıca eski sisteme göre de, okullarda toplam 24 saat Beden Eğitimi dersi yapılırken, MEB’in bu açıklaması sadece mizahi bir değer taşımakta!


SPOR ETKİNLİĞİ DERSİNE GİRMEK, BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLERİNE YASAK!
Bu başlık bir kabare topluluğunun oynadığı bir skeç konusu değil!

MEB 2007 yılında İlköğretim Okullarında Beden Eğitimi dersini 6, 7, 8. sınıflarda zorunlu ders statüsüyle 1 derse (40 dakika) indirdi. (Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının 07/07/2009 Tarihli Ve 80 Sayılı Kararı)
Seçmeli olarak da (Bu seçimi Öğretmenler Kurulu yapar) 2 ders saati seçilebilir ama Türkiye'de bunu yapan Okul var mı bilemiyorum?
MEB’in ders saatlerini arttırdığı, 3 saat seçilebilir açıklaması tamamen bir aldatmaca.
Daha geçen yıl Medya okur/yazarlığı dersi seçmeli olduğu halde zorunlu olarak okutulmalı diye genelge gönderilmişti. Ayrıca, bir de Bilgisayar dersi seçmeli olunca “Spor Etkinliği” maalesef seçilmiyor, seçilemiyor...
Pişkin Müdür ve idareciler de haftada 6 saat derse girme zorunlulukları olduğu için kendi girebilecekleri dersleri seçmek için öğretmenlere baskı yapmaktalar!

Bu yılda yeni bir yönetmelikle 4 ve 5 sınıflarda “Seçmeli” seçilen “Spor etkinliği dersi”ne “Beden Eğitimi Öğretmeni Giremez!” diyor..
Şaka gibi değil mi?...

Geçenlerde Müfettişlerin bir okulda 6, 7 ve 8. sınıflarda seçilen “Spor Etkinliği” dersine “Beden Eğitimi Öğretmenine vermeyin idareciler girsin!” şeklinde müdüre talimat verdiği kulağıma geldi? O anı yaşayan, yani şahit olan Beden Eğitimi Öğretmeni dokunsan ağlayacak durumdaydı. Bakar mısınız cürete!

MEB, bence ipin ucunu kaçırmış durumdadır! Liselerde de ders saatini 1 saate indirerek bu yıl en büyük icraatını (!) yapmıştır! Ne kadar övünürlerse övünsünler az kalır!
Gösterilen tepkiye yaptığı basın açıklaması ise tamamen Levent Kırca üstada konu olacak (!) niteliktedir? Sanırım MEB, bırakınız ülkemizde eğitimi yönetmeyi, kendisini bile ifade edecek bir bilgi ve tecrübe birikimine sahip değil!...

Musluğun başındaki bir yetkilinin, daha liselerde kaç şube olduğunu dahi bilmediğini bizzat gördüm!...

ORTAK AKIL TOPLANTISI
16-18 Temmuz 2009 tarihleri arasında İstanbul Grand Cevahir Otel'de GSGM ve MEB üst düzey yöneticileri ile 81 il müdürlerinin katıldığı "Ortak Akıl Toplantısı"nın “SONUÇ BİLDİRGESİ”nin esas kararı aşağıya çıkarılmıştır.

Yorumu sizlere bırakıyorum;

45. Spor Kültürünün yaygınlaşması uzun dönemli spor politikalarının oluşturulabilmesi için mevcut Beden Eğitimi Ders saatlerinin yetersiz olduğu Çalıştay’da yapılan oturumlarda ortaya konulmuştur. AB komisyon raporlarında yer aldığı üzere her yıl 400 bini aşkın çocuk obesite tehdidi altındadır. Bu durum da beden eğitimi ders saatlerinin artırılması gerekliliğinin altını çizmektedir. Dünyada da örnekleri olmakla ve uygulama güçlükleri bilinmekle beraber temel eğitim okullarında bir yarım günün “Spor ve Kültürel Etkinlikler”e ayrılması, uzun soluklu bir spor politikasında MEB ile GSGM’nin koordinasyonunda varılması gereken bir hedef olarak görülmelidir. Beden Eğitimi Ders saatlerinin mevcut halinden (1 saat) hareketle revize edilerek zorunlu Beden Eğitimi ders saatlerinin artırılması spor kültürünün tabana yayılmasını sağlamak adına yararlı olacaktır.



46. Spor Kültürünün bir yaşam biçimi olarak kavratılabilmesi adına ülke spor politikasının okul öncesini de kavrayacak biçimde oluşturulması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Hem performans sporcuları yetiştirmek noktasında, hem de sporu tabana yaymada atılacak bu adım spor politikasında uzun soluklu ve olumlu etkiler getirecektir. Tam da bu nedenle özel bir müfredatla okul öncesi ve ilköğretim 1, 2 ve 3. sınıflarda da beden eğitimi derslerinin beden eğitimi öğretmenleri tarafından verilmesi, küçük yaşta spor kültürünün aşılanması ve olası performans sporcularının daha çocuk yaşlarda kendini gösterebilmesi adına önemlidir.

BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLERİ ANKARA’DA..
Beden Eğitimi Öğretmenleri 17 Ekim'de Ankara’da toplanıp, basın açıklamasında bulunacaklar!

Bu Türkiye’de çarpık eğitimin düzeltilmesi, sporumuzun temellerinin daha sağlamlaştırılması yönünden büyük önem taşımaktadır!
Umarım Başta Başbakan ve MEB olmak üzere sporu sözde yöneten teşkilatlarda derin uykularından uyandıracak, bir şeyler öğrenmelerini sağlayacakları bir ders olur!

Haklı davalarında her zaman cefakar Beden Eğitimi Öğretmenlerimizin yanlarında olacağım..
Bu böyle biline..

Konuya ilişkin düşünce ve yorumlarınızı bekliyoruz..

Yorum: Hasan Uğur Epirden)

This entry was posted on 15 Ekim 2009 Perşembe at 14:54 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails