Anlayana Sivri Sinek Saz, Anlamayana Davul Zurna Az  

Posted by basketçi


 Eurocup'taki ilk maçında 9 üçlükle dış atış rekoru kıran Unics Kazan'lı Marko Popovic, Beşiktaş Cola Turka'ya teşekkür etti. Siyah - Beyazlılar karşısında farklı bir skorla galip gelip Avrupa macerasına iyi bir giriş yapan Kazan'da Popovic, Eurocup'ın internet sitesine verdiği röportajda, "Rekor için Beşiktaş'a teşekkür etmeliyiz çünkü maçta uzun bir süre alan oynadılar ve bu işimize geldi. Sahada kendimizi iyi hissettik boş alanlar bulduk ve iyi şut attık" dedi.
Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi

battlethepinkrobots.blogspot.com'dan :) Alıntı  

Posted by basketçi

''Dünden bugüne Basketbol'' gibisinden...

18.11.08

biz, 80lerin 2. yarısında bebe, 90larda ise çocuktuk ey okuyucu. Murat Murahtanoğlu'ydu abimiz, İsmet Badem'di babamız, Ali Özsoy'du amcamız, Mehmet Baturalp'ti dedemiz. Kaan Kural tığ gibi delikanlıydı, Amerika'dan yollardı haberleri.

Hüsnü Çakırgillerle başladık ilk. te tribüne çıkardı, sen ''aaa hüsnü!'' derken 3lüğü gönderirdi te ordan. bizim tabirimizle ''deliksiz'' sokardı. dışarıdan attığı için geçersiz olurdu basketi. o dereceydi uzaktan şutları. Aliço vardı, basketbolumuzun Müjdat Yetkiner'i. Lütfü Arıboğan'lar, Erman Kunter'ler. Levent Topsakal vardı, ki topsakallıydı zaman zaman. point guardın hasıydı, yer yer sakardı. titrekti biraz, ama bilirdi işi. Orhun Ene'ler ondan öğrendi raconu. peki ya kel pegasus Harun'un gençliği? hey gidi hey. Tamer Oyguç vardı, kıllı ve terli bir adamdı. arada bi iyi işler ederdi. Naumoski vardı, namı değer Petze. herkes bayılırdı, sevmezdim ben keratayı. 30sanlik hücumun 25 saniyesinde top hep ondaydı, top onundu sanırım. İzmir'deki bir bir Tuborg maçı sonrası herkes hayranlarıyla cankuş iken o korumalar eşliğinde çıkmıştı salondan, kalbimiz kırılmıştı. saldırdık puşta, yedik polisten kalkanı kafamıza.
Pete Williams ve Larry Richard vardı, daha da eskiydi onlar. ama eskimediler bir türlü. hele de Pete.
Erdal Koşan saçma bir turnikeye girer, bloğu yerdi Rashard Griffith'ten. top çember civarında ise hep Dallas Comegys'de kalırdı. Dallas dışarıdaki İbo'yu görürdü. hücum süresi dolarken saçma bir atış yapardı İbo. ya deliksiz girerdi yada panyadan dönerdi. Dallas alırdı ribaundu tabiiki, tekrar dışarı çıkarırdı. ve top Henry Turner'a gelirdi. inceden bir crossover ile belini kırardı Steven Rogers'ın. Samir Avdiç ve Griffith'in üzerinden uçarak geçer, ağzıyla vururdu smacı. ve işin ilginci şu ki, sıra Tofaş hücumuna geldiğinde roller değişirdi busefer. o derece kaliteliydi takımlar. Mrsic, Netaş'taki yetenekli boşnak çocuktu, Elvir Baliç gibi.
rahmetli Conrad vardı, eskitti nekadar çember varsa. Alsancak'ta yapardı smacı, çemberin sesi Tepecik'e gelirdi.

en dandik takım dediğin Meysu'da bi Tunji Awojobi vardı, kral adamdı. Kombassan Konya'daki Jeff Sanders'a ne demeli? Karşıyaka'daki Robinson zaten tam bir baş belasıydı, Fener kaptı daha sonra.
Daçka'nın Ansley ve Strothers'ı gibi ikili kaç takımda vardı avrupada? yılların Chris Jackson'ı, Mahmoud Abdul-Rauf geldi Fener'e de adamdan son saniyede 4lük atış istediler. 3lük basket ve de faul yaptıracakmış adam. kaçmaz mı o takımdan?
sokak basketbolunun efsanesi geldi Galatasaray'a. Lloyd Daniels'dı adı, saçları da yoktu, kaşları da. bi maç 40 falan attı, birkaç da 30, kaçtı sonra. Mehmet Okur o dönem Dimitar Berbatov misali tek kaşlıydı, Oyak Röno'da. Zaza'ydı alemin kralı o ara, Sevda Demirel'i götürdü sonra!

Ricky Winslow'lar, David Rivers'lar, Richard Scott'lar, Kevin Rankin'ler, Kevin Thompson'lar, Kenny Miller'lar, dünyanın en enteresan oyuncusu Mirko Milicevic ve daha neler neler. şimdikilere bakıyorum da, öffff!
avrupa da apayrı bir olaydı. Fucka'lar, Myers'ler, Wilkins'ler, Iuzzolino'lar, Mustaf'lar, Savic'ler, Bonato'lar, Rebreca'lar Karnisovas'lar fink atardı o zamanlar. Efes ve de daha sonra diğer takımlarımız sayesinde gördük baya.
tokatlamışlığımız da çoktur evelallah!

NBA ise bambaşka bir dünyaydı. şimdiki çok bilmiş basketbol tutkunu bebelere bakıyorum da, hangisi bir Isiah Thomas, Charles Barkley, Hakeem, Magic-Kareem, Stockton-Malone, Chris Mullin, Ewing, Kevin Johnson, Amiral Robinson, Drexler, James Worthy, Kenny Smith, Payton-Kemp, Mookie Blayloack, Tyrone Bogues, Sam Perkins, Steve Smith, Robert Parish, Elden Campbell ve bunlar kadar değerli onlarca oyuncuyu nerden bilirler ki? bilseler de ancak bazılarının emektar hallerini yada hiç seyretmediklerinin youtube kliplerini.
o youtubeda çok bok attıkları Grant Hill, Penny Hardaway, Shaq, Alonzo Mourning gibi adamların taze zamanlarını gördüler mi hiç?
Jordan-Pippen-Rodman üçlüsünü saymıyorum...

neti sınırsıza çevirince youtube'a girdim, çıkamadım bir türlü. sırf 80ler sonu ve 90lar dönemi ile alakalı videolar izledim haftalarca. siz Kobe'yi, Wade'i, Iverson'ı ilah yapın bre deyyuslar. verin bana maç boyunca 50 şut şansı, 15ini yazayım. 30 sayı olsun ortalamam. onca kelek uzunun arasından gireyim, pivota vereyim topu, atsın. 10 küsür asist de öyle yapayım. al sana kral! bu aralar tekrar gaza geldim basketbol konusunda. açtım geçenlerde NBA tv'yi. Dallas - San Antonio maçına rastladım. ki kaliteli sayılabilecek 2 takım. içim sıkıldı resmen. sonra Golden State - Clippers maçına denkgeldim. bir eski Daruşşafaka - Meysu maçı çok daha zevkli olurdu benim için. ‘’bunebe’’ dedim içimden.
Sonra bir haber duydum; LeBron James maç esnasında serbest atış çizgisinden sıçrayarak smaç yapmış, dünya ayağa kalkmış! öfff! Hay o çizgi batsın artık be! Julius Erving’den beri 30 küsür yıldır görmüyomu millet o çizgiden sıçrayanları?
son dönem de tek heyecanlandığım oyuncu da Vince Carter'dır, onu da belirteyim. hastayım sana Vince!

biz TRT'de Murat Murathanoğlu'nun sunduğu NBA Action'ı beklerdik çocukken, saatlerce ekran başında. yada bir maç denkgelirmi diye. Murat Murathanoğlu'nun orijinal şivesine hastaydık. Murat Kosova gibi 3 basketbol tabiri ezberleyip, ağız yavşatmıyordu aksan yapacam diye. eski kitapçılardan mecmua tarardık. sonra Fanatik Basket geldi, Ali Özsoy abimizin güzel yazıları, tanıtımları ile renklendi hayatımız. Fastbreak kovalardık her ay. heryerde satılmıyordu meret. Kobe'nin 40 yaşındaki Jordan'a yaptığı bir bloğu (ki gayet normal bir olaydır) kesip, biçip, internet alemine 'Jordan'dan daha büyük' diye koyan nesledir bu laflarımın alayı. bir zaman makinam olsa da, şu LeBron, Kobe gibi adamları şu bahsettiğim dönemlere bir götürsem, koysam 2 maça. Mesela, Bad Boys lakaplı Pistons karşısına. nice olurdu halleri? ağızlarına kaç tokat yerlerdi?

benim neslim çok şanslı sevgili okur. acıyorum şimdiki bebelere!


dipnot: bu yazıda, adını yazmayı unuttuğum, üşendiğim birton oyuncudan özürlerimi diler, ellerinden öperim. ayrıca dönemleri de karmançorman ele aldığımı da belirtmek isterim...


ekleme; Lindsay henüz çocuk yıldızdı o dönemlerde! canım benim!



Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi

Rus Ekspresi  

Posted by basketçi


ATP'de sezonun son şampiyonu Juan Martin del Potro'yu 2 sette deviren Nikolay Davydenko oldu.

Yarı finaldeki Federer galibiyetinden sonra finalde de oldukça iyi bir performans sergileyen Davydenko, turnuvanın 39 yıllık tarihinde şampiyon olan ilk Rus raket olma onuruna da erişti.

Maça bakacak olursak iki raketi birbirinden ayıran Del Potro'nun return'deki zayıflığı oldu diyebilirim. Del Potro karşıladığı 57 servisin yalnızca 13'ünü sayıya çevirebildi.

Kariyerinin 19. şampiyonluğuna ulaşan Davydenko, yarın açıklanacak yeni sıralamada da 6. sıraya yükselecek.

Öte yandan çiftler finalinde Bryan biraderler, Mirnyi - Ram çiftini devirerek kariyerlerinin 5. Çiftler Şampiyonluğuna ulaştılar.

Finals
Nikolay Davydenko def. Juan Martin del Potro 6-3 6-4
Bryan / Bryan def. Mirnyi / Ram 7-6(5) 6-3

Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi

Aziz Akkaya ve Ceyhun Yıldızoğlu  

Posted by basketçi

          Bayan basketbolunun son dönemlerdeki en büyük çalıştırıcılarıdır bu ikili.  Zafer Kalaycıoğlu'nun ilk önce Galatasaray ile sonra Fenerbahçe ile  kazandığı kupaların ve şampiyonlukların bu iki dev adamın kazandıklarının yanında değeri yoktur. Zafer Kalaycıoğlu başına geçtiği takımların mali güçlerinden aldığı destek ile transfer edebilecek (karşısına çıkabilecek her engeli oynatmama pahasına da olsa  takımına alan) her oyuncuyu alan, geniş kadrolar ile sahaya çıkıp sadece 6-7 kişi oynayan, WNBA de bile elit sayılan Clarissa Davis ve Cappie Pondexter gibi süper starların sırtından şampiyonluklarla Aziz Akkaya ve Ceyhun Yıldızoğlu 'nun kendi yetiştirdikleri basketbolcular ve küçük bütçeler ile yaşattıkları şampiyonluklar kıyaslanamaz bile.
      

   Şimdi Aziz Akkaya takımının başından ayrılacakmış. Beşiktaş taraftarları koçlarına sıkı sıkıya sarılsınlar, kötü başlayan bir sezon için geçmişi silip atmasınlar. Gelecekte kim gelirse gelsin Aziz Akkaya kadar başarılı olabileceklerini sanmıyorum.

Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi, Aziz Akkaya, Ceyhun Yıldızoğlu

25 Nisan 1955; yer, İstanbul Spor ve Sergi Sarayı.  

Posted by basketçi


25 Nisan 1955; yer, İstanbul Spor ve Sergi Sarayı.

Salon tıklım tıklım dolu ve 1954 - 55 sezonu Türkiye Basketbol Şampiyonası’nın son maçı Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanıyor!..

O geceye kadar şampiyona finaline katılan diğer takımları ekarte eden üç takımdan, Modaspor, Galatasaray’ı, Fenerbahçe Modaspor’u yenmiş… Galatasaray, Fenerbahçe’yi yenerse bu üç takım “puan puana olacak” ve “şampiyonu 3’lü averaj tayin edecek”…

Galatasaray’ın şampiyon olabilmesi için “7 sayılık bir farka ihtiyacı” var; oyunun bitmesine 44 saniye kala sarı - kırmızılılar 40 - 27, yani 13 sayı önde ve “top Galatasaray’da!..”

O yıllarda basketbolda “30 saniye - 24 saniye kaideleri” yok; bir takım topla istediği kadar oynayabiliyor; üstelik “potaya basket atış hâli olmadan da faul atışı yapılmıyor”; kısacası, Galatasaray “44 saniyeyi top tutarak geçirdiği takdirde” şampiyon olacak!..

O zaman Galatasaray takımında “basketbol cambazı, dripling üstadı bir oyun kurucu” var, Yalçın Granit; elinden top almak pek mümkün değil, zaten alınsa da, Galatasaray’ın “o günün basketbol oyun kaideleri ile 44 saniyede 7 sayı yemesi” mümkün görünmüyor!..

Galatasaray tribünleri şampiyonluğu kutlamaya başlamışken; aaaaa, o da ne?..

Tribünlerden bir Fenerbahçeli yönetici iniyor (Genel Sekreter ve Fenerbahçe Tarihi yazarı Rüştü Dağlaroğlu); mola alan Fenerbahçe takımı, mola süresince devam eden fiskoslardan sonra, herkesin şaşkın bakışları arasında soyunma odasına gidiyor ve bir daha salona dönmüyor!..

Sebep; ortada “fiziki” bir sebep yok!..

Ama “kimyevi” bir sebep var; zira o zaman “basketbolda hükmen galibiyet 3-0 ve de “3-0 galip gelmek” Galatasaray’ı şampiyon yapmaya yetmiyor; şampiyon Modaspor!..
Bu hazin ve acı tablo karşısında “çılgına dönen” Galatasaray seyircisi salonu saatlerce boşaltmıyor!..

Hakemlerin ve federasyon yetkililerinin ısrarlarına rağmen, Fenerbahçe salona dönmeyince, zamanın İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay olaya el koyuyor; Basketbol Federasyonu (Voleybol ve hentbol ile beraber o zamanlar adı “Spor Oyunları Federasyonu”) Başkan Faik Gökay başkanlığında Spor Sergi Sarayı’nda toplanıyor!..

Ve karar ilân ediliyor; “Galatasaray ve Modaspor beraberce şampiyon!..”

Türk Basketbol Tarihinde “bir daha eşine rastlanmayan” ve belki de bir daha rastlanmayacak “bu” kararla “o yılın şampiyonluğu” ikiye bölünüyor; hem Modaspor’a, hem Galatasaray’a “şampiyonluk kupası” veriliyor!..

Birdenbire bu “tarihten bir yaprak” nereden de aklıma geldi; şu günlerde “etikten, ahlâktan o kadar çok söz edildi” ki, ben de “bir örnekle katkıda bulunayım” dedim; aslında epey örnekler var da; bu “basketboldan” olanı!..

Öcal ULUÇ-Türkiye Gazetesi


Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi, Öcal Uluç, Spor Sergi

 

Posted by basketçi

Arjantinli raket Juan Martin del Potro, Robin Soderling'i 3 sette geçip finale yükselmeyi başardı.




Aslında Del Potro ilk sette yakaladığı şansları değerlendirebilseydi 2 sette bitecek bir maçtı ama yapamayınca Soderling'inde direnci arttı. Del Potro maç boyu harika bir servis oyunu sergiledi. İlk servislerinde %77, ikincilerde %64'lük puan çıkarma oranı yakaladı ve rakibine maç boyunca yalnızca 1 kez servis kırma şansı tanıdı.

İki rakette yarı finalde harika bir performans sergiledi. Bunu finale taşırlarsa sezonun son maçında gerçek bir final izleyebiliriz.

Semi Finals
Nikolay Davydenko def. Roger Federer 6-2 4-6 7-5
Juan Martin del Potro def. Robin Soderling 6-7(1) 6-3 7-6(3)


Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi, Tenis

Ersan'dan 16 Ribaund  

Posted by basketçi

           Ersan için NBA basketboluna çabuk uyum sağladı gibi yorumlar yapılıyor ancak onun 2. NBA denemesi olduğunu unutuyorlar.

           Ersan maskeyi attığı ilk maçta Orlando'ya karşı 16 ribaund aldığı gibi 20 sayı gibi küçümsenemeyecek bir sayıya da ulaştı. Ersan'ın kariyeri kendisinden önce NBA olan tüm sporcularımızın kariyerini geçecekdir. Aslına bakarsanız bu oldukça büyük bir laf, çünkü hem Okur hem de Hedo yeniden saymaya gerek olmayan herkesin bildiği birçok başarıya imza attılar. Ersan belki Barkley, Iverson gibi süperstarların dahi tadamadığı  şampiyonluk sevincini  yaşayamayacak ama kişisel istatistik yönünden herkesi geçecektir.


Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi, Ersan İlyasova, Maske

Pegasus Yeniden Uçuşa Geçsin  

Posted by basketçi


             Efsane belki de 40 yaşına geldi ancak hemen her yıl İ.T.Ü forması ile onu izlemeye alıştık. Gözümüzü kamaştıran; estetik açıdan eşsiz güzellikdeki penetrelerini izlemek, şut atarkenki zarafetini, havada süzülüşünü izleyebimek bizim için tarifsiz bir tad.
             Pegasus bu yıl oynamayacağını beyan etmiş. Umarım birileri efsaneyi ikna eder ve sezonun sonuna doğru olsa bile onu tekrar parkelerde izleyebiliriz. Sahada duruşu dahi bir başka, top eline o kadar çok yakışıyor ki onu izlediğimiz her saniye basketbol sevgimiz artıyor.


Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi, Harun Erdenay, Pegasus

Related Posts with Thumbnails