NBA LIVE  

Posted by basketçi

David Stern’ün gece uykusunda gördüklerini tahmin edebiliyorum. Herhalde bütün kâbusları NBA finalinin San Antonio Spurs ile Detroit Pistons arasında oynandığı üzerinedir; güzel düşlerini ise Boston Celtics ile Los Angeles Lakers finali süslüyordur. İlkinde yani kâbusunun sonucunda: Büyük ihtimal NBA reytinglerinin bir anda tüm dünyada düşmesi forma satışlarının gerilemesi, reklâm pazarının daralması gözlemlenir. Diğer ihtimalde yani güzel düş gerçekleşirse NBA tavan yapar hatta patlar, reyting patlaması yaşanır, ortalık Garnet, Kobe hatta Odom, Gasol, Ray Allen ve Pierce formalarından geçilmez ve pazar oldukça büyür.Bizim için Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti ne ise NBA içinde Boston Celtics-Los Angeles Lakers rekabeti de aynı anlamı taşıyor.

Lakers’ın başarıya hep uzun oyuncular ile ulaştığını biliyoruz. George Mikan, Wilt Chamberlien, Kerim Abdul Jabbar, Shaq ve şimdide İspanyol uzun Gasol. Gasol, Kobe ile iyi bir ikili oldular, Ming ile T-mac'in yakalayamadıkları dinamizmi yakalamış gözüküyorlar. Kobe şu an için bana göre NBA'in en iyi ve en öldürücü oyuncusu ve en olgun dönemini yaşıyor. Yeni yetmeler özellikle benim öğrencilerim Lebron fanatiği olsalar da Kobe’nin neler yapabileceğini pek bilmiyorlar. Gasol sadece Kobe ile değil takımın diğer fasulye sırıkları ile de iyi anlaşıyor. Gasol, Odom, Luke ve hatta Radmanoviç aynı anda sahada yer alabiliyor buda Lakers’ı hem şut sokan hem koşabilen hem de ribaunt alıp blok yapabilen bir takım haline getiriyor.

_YILIN GM’İ_

Bu yılın GM ödülü Los Angeles Lakers takımından ‘’Jery West’e’’ veya Boston Celtics’’ takımından ‘’Kevin Mc Hale’e’’ verilmeli. İki eski efsane oyuncu eski takımlarına öyle bir kıyak yaptılar ki tüm dengeleri alt üst ettiler. Jery West Lakers’ın Genel Menajeri iken Divac’ı yollayıp Kobe’yi alarak takımına şampiyonluk yolunu açmıştı şimdide Kobe’nin yanına Gasol’u monte ederek yeni bir şampiyonluk için Lakers’a yol açmış oldu.

İlk senaryo yaşanırsa ben sırf Manu ve Billups için gene izlerim ama birçok kişi bırakın gece yatağından kalkmayı tekrarına bile göz atmaz. İkinci senaryonun gerçekleşmesi halinde ise ortalık toz duman olur ama bunların hepsi şimdilik farazi tabi, çünkü her şey sahada belli oluyor. NBA de play off’lar için bir söylem vardır; Çocuklarla erkeklerin ayrıldığı yer derler. Yani erkekler mücadeleye sahada devam ederlerken çocuklar evde televizyondan takip ederler maçları.

Play offlar öncesi en üzüldüğüm takım Golden State Warriors’un play offa kalamaması oldu, herhalde bu takım doğuda olsa 3. sıradan dahi play off’a girebilirdi. Vahşi batı dedikleri bu olsa gerek.

-GEÇ GELEN GELİŞİM-

Murat Murathanoğlu Hidayet NBA’e ilk adım attığından bu yana hep aynı şeyin üzerinde ısrarla duruyordu. Hatta ustaya sataşan bazı yazarlar başka bir şey bilmez aynı şeyi tekrarlar durur diyorlardı ama bu yıl ustanın ne kadar haklı olduğunu gördük. Hedo tıpkı ustanın söylediği gibi istatistik kâğıdının her yerini doldurdu ve açıkçası bu ödülü de hak etti. Hedo bu oyununu belki anca oturtabildi ama ilk yılından beri aynı mantalite ile oynasaydı şimdi aldığı ücretin çok daha fazlasını kazanıyor olurdu dahası 3-4 kez all star seçilmişti bile. Neticesinde beklenen oldu ve Hedo en çok gelişim gösteren oyuncu ödülünü aldı.19,5 sayı 5,7 ribaunt ve 5 asist ortalamaları zaten bir all star ortalamaları idi. Seneye inşallah all star da seçilecek ama bu sezon şampiyonluk neden olmasın? Orlando Magic şampiyonluk için tecrübe hariç tüm yeteneklere sahip, Hidayet buralarda hem Kings ile hem de Spurs ile oynadı fakat süre alan diğer oyunculara baktığımızda tecrübe eksikliğini açıkça görebiliyoruz. Doğuda Boston karşısında düşükte olsa bir şansları olduğuna inanıyorum. Sonuç olarak MIP ödülü NBA’in en saygın ödüllerinden birisi ve bu ödülü almak büyük bir başarı.

Benim kişisel favorilerimde David Stern’ün hayal ettiği yönde, doğu için Boston Celtics’i favori görüyorum. Onlara alternatifim ise Orlando Magic ve tabiî ki Detroit Pistons. Batıda ise Lakers’ı favori görmekle birlikte hemen her takımın küçükte olsa şansi olduğunu düşünüyorum. Tabii bu takımlar içerisinden Spurs’u asla es geçmemek gerekiyor ilk neden Tomjanovich’in dediği gibi ‘’Asla bir şampiyonun yüreğini küçümsemeyeceksin’’, diğeri ise gerçek anlamda makine gibi oynuyorlar ve bugüne kadar kimseye acıdıklarını görmedim. Şunu net bir şekilde biliyorum ki işin sonunda Spurs şampiyon olursa kimse şaşırmayacak ve NBA’in herkese mavi boncuk kapsamında dağıttığı ödül anlayışı neticesinde bu kez MVP ödülünü Manu’ya verecekler.

Gelelim hayal kırıklıklarına; ne olursa olsun Denver’dan biraz daha gayret göstermelerini beklerdim, kimsede olmayan oyuncular bir arada ama uyum sıfır belkid e Kidd’i onlar alsalar biraz daha derli toplu oynayabilirlerdi. Suns için ne kadar hayal kırıklığı demek doğru olur bilmiyorum çünkü hem Spurs dehşet bir seri çıkartıyor bunun yanında bu güne kadar Spurs’a zaten bir üstünlük sağlayamadılar, zaten o üstünlüğü onlar sağlasalar daha önce şampiyonluk yaşayabilirlerdi. Benim gözümde batının plasesi ise arılar bu yıl olmasa da onlarda Magic gibi ileride çok can yakacaklar.

Yılın bu mevsimini çok seviyorum NCAA finallerini izledik, Uleb Cup finallerini izledik sırada Final Four var ve ligimizde ve NBA de play off heyecanı var, daha ne olsun J

Herkese iyi seyirler.

OYUN KURUCULAR ‘’OYUNU KURAMADILAR’’  

Posted by basketçi


Rakip Badalona gerçekten çok güçlü takım. Daha yılın başında bu kupanın favorisi olarak gördüğüm bir ekip. Hakemler bu ekibe karşı oldukça cömert davrandılar ama maçın kaybedilmesinin tek bir sebebi var oda oyun kurucularımızın nerdeyse sıfır katkı ile oynamaları. Hele Cüneyt Erden her iki maçta da çok kötü oynadı, sadece isabet kaydedememesi değil mesele, oyuna herhangi bir katkısını da göremedik. Cüneyt’in hücumunun sadece 3 sayı çizgisinin ötesinden ibaret oluşu Galatasaray’ın hücumunu oldukça kısıtladı. Oyun kurucu mevkiinden hiç katkı alamadığımız maçta takımımız çok çok iyi mücadele etti. Maçı kaybetmemizin tek sebebi yaptığımız top kayıplarıydı. Oyun kurucularımızın katkı yapamaması top kayıplarını da beraberinde getirdi.

Aslına bakarsanız maçı çok iyi başladığımız ilk periyotta kaybettik. Periyotlara baktığımızda bir periyot berabere bitmiş, iki periyotu biz almışız, sadece ilk periyotu 10 sayı farkla kaybetmişiz ve bu 10 sayılık averajı bir türlü yiyip bitirememişiz.

Oyun kurucularımız dışında diğer oyuncularımız rakibine yenik düşmeden oynamaya çalıştı. Murat Kaya oynadığı kısa zamanda delici oyununu bulduğu tek pozisyonda gösterdi, gerçi attığı top basket olmadı ama takibinde basketi bulduk. Hite ve Cenk oldukça iyi bir maç çıkarttılar, uzunlarımız hücum ribauntları dışında ayakta kaldılar denilebilir. Dee bu maçta benim için en büyük hayal kırıklığı idi. Türk Telekom’un kazandığı Badalona maçını El Amin’in etkisi ile kazanmıştık. Dee rakiplerine El Amin gibi üstünlük sağlama bir yana varlık dahi gösteremeyince yani güvendiğimiz dağlara kar yağınca maçı almakta imkansız hale geldi. Zaten Dee bu maçı potansiyeli çerçevesinde oynayabilseydi ve rakip guardlara üstünlük sağlasaydı seneye Avrupa’nın en büyük takımlarına çok büyük paralara transfer olurdu.

Galatasaray Cafe Crawn takımına, başta Özyer olmak üzere bize yarı final oynama gururunu yaşattıkları için çok teşekkür ediyorum. Umarım 3.lük maçında madalyayı boynuna takan taraf biz oluruz. Rakip Moskova’nın diğer başarılı ekibi Dinamo olacak, rakipten çok bizim ülke sporunda bu tarz maçlara konsantre olma problemimiz var. Bu tarz maçlara yoğunlaşamadığımız için, madalyadan yana pek ümidim yok ama Torinoya kesin şampiyon olma ümidi ile gelen eski şampiyonun durumu da bizden çok iyi durumda olmadığı için bir 3.lük neden olmasın diyorum.

Kanal 24 Uleb Cup maçlarının yayımını beceremedi. SKY Türk bayanların kupa maçlarında dahi 5–6 saat canlı yayım yaparken. Kanal 24, ya paraya kıyamadı yâda hali hazırda olağan akışta yer alması gereken programlarına kıyamadı. Neyse merak etmeyin yarın final maçını yayımlayacaklarmış. Hazır yeri gelmişken NTV Spor da Pazar akşamları 22:00 da yayımlanacağı duyurulan NBA maçları artık gece yarısından sonra banttan vermeye başladı. İlginç……

İLKER KESER


basketci14@gmail.कॉम


SIKICI MAÇ GALATASARAY’IN  

Posted by basketçi


Hayatımda izlediğim en sıkıcı maçlardan biri idi. Özyer çok akıllı bir tercihle birbirini çok iyi tanıyan iki takım arasında, 5 ABD’li ile maça başlayarak ezberi bozan taraf oldu ve bunun avantajını maçın başında iyi kullandı. Maçta tempo namına hiçbir şey yoktu. Herhalde maçı izleyen Torinolular bilet paralarını çıkışta geri istemişlerdir.

Maçı bir taraf hak etti diğer taraf hak etmedi demek yanlış olur. Her iki takımda oldukça kötü bir basketbol oynadı. Her maçı az hata yapan takım, doğruları daha fazla olan takım kazanır. İki ezeli rakipte çok hata yapmasına rağmen sonuç olarak daha iyi ribaunt alan, daha fazla fast break atan, daha sert pota altı savunması yapan, rakibine oranla daha iyi dış şut sokan ve daha isabetli faul atan takım kazandı.

Beşiktaş’ın pota altı oyuncuları; Efes Pilsen’in pamuk şekeri kıvamındaki oyuncularına karşı oldukça sert oyuncular olarak görünebilir ama Galatasaray’ın pota altı oyuncuları gerçekten çok sert adamlardan kurulu. Kayada daha öncede yazdığım gibi Gaines karşısında çok yumuşak kaldı, onun sertliğine ulaşamadı. Zamanında Barselona, Efes Pilsen’i 4. uzunu ile elerken pota altının önemini orda görmüştük, Galatasarayın pota altı gerçekten çok zengin. Hem sert, hem şutör hemde ribauntçu oyuncular bir arada.

Özyer çok iyi bir taktisyen rakibini çok çok iyi analiz eden bir koç. Bunu daha önceki iki turda çok rahat gördük. Fransız ve İspanyol ekipleri neye uğradıklarını şaşırmıştı, oyuna her iki turda adeta hükmetmişti. Ama bugün 8/1 ile oynayan Cüneyt’in sürelerinin hiç olmazsa bir kısmını Murat ile paylaştırabilirdi.

Özyer’in bu takıntısını da daha önce yazmıştım her maç ya Cenk’i ya da Murat’ı rotasyondan kesip hiç oynatmıyor. Bunu belki rotasyonu eşit olarak dağıtmak ve maç içerisinde taşlarla fazla oynamamak için yapıyor ama ara sıra bu düzenin dışına çıkılmasında herhangi bir zarar göremiyorum. Mesela bu akşamki maçta; belki de Ülker’deki şampiyonluktan dolayı gönül borcu olduğunu düşündüğüm Cüneyt’in yerine Murat en az 3–5 dakika oynamalıydı diye düşünüyorum.

Maçı getiren son şutun kesinlikle şans şutu olduğuna inanmıyorum, çünkü Cüneyt’in daha önce kullandığı şutların dışında pozisyon gereği atılmış bir şuttu. O pozisyonu da bulup şutu atamıyorsan zaten kaybetmeyi haketmişsin demektir.

Beşok bugün büyük bir özveri ile sahaya çıktı ve çok kritik bir yerde çok önemli bir blok yaptı, yaptığı faullerde oldukça yerinde idi. Bugün o olmasa belki o faulleri diğer uzunlar yapacaktı ve belkide Galatasaray oyunun sonuna uzunsuz olarak girip maçı alamayacaktı. Attığı üçlük ise cabası.

Gecenin sonunda kazanan Türk basketbolu oldu, yarı finalde İspanyol ekibine karşı Galatasaray Cafe Crown’a bol şans ve başarılar. Beşiktaş Cola Turka’yıda buraya kadar gösterdiği büyük başarı için ayrıca tebrik etmek gerekiyor.

İLKER KESER

basketci14@gmail.com

SOLOMON YOK FENERBAHÇE ÜLKER YOK  

Posted by basketçi


Bal kovanındaki peteklerde bal kalmayınca bu macerada burada sona ermiş oldu. Fenerbahçe Ülker; ilk gurup maçlarında iki maçın toplamında nerdeyse bir maç skoru fark yediği Panathiaikos bile ilk sekize kalamamışken, final four’a bu sene ev sahipliği yapacak olan şehrin takımı ilk sekize kalamamışken torbadan bal çekerek Olympiakos yerine Aris ile CSKA Moskova yerinede Rytas ile eşleşmişlerdi. Gurubunun avantajını kullanan Fenerbahçe Ülker Spor gurupta son maçını yenilgisiz ve çıkmayı garantilemiş Tau ile oynayarak balına bal katmıştı. Tau eğer o maçı kazanmak zorunda olsaydı 100 maç yapsa 100’ünüde alırdı. Fenerbahçe Ülker’in şansı Tau ile en son oynayarak bir kez daha kendisini gösteriyordu.

Çeyrek final eşleşmelerinde hangi takımı istersiniz deseler muhteşem taraftarı olan Partizan’ı saymazsak herkes ağız birliği etmişçesine Siena adını verirdi.

Ben bu turun kesin olarak geçilip final four’a kalacağımızı düşünüyordum. Bana bunu düşündüren en önemli etken ise Solomon faktörü idi. Deplasmandaki ilk maçta takım çok iyi oynadı ama Solomon bir türlü ritim bulamayıp saçma sapan top kayıpları da yapınca takımın oynadığı iyi oyunda heba olmuş oldu. Hatta bir ara eski takım arkadaşı Mclntyre ile yarışa girip atmaması gereken topları da zorlayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

İkinci maça dersini çalışıp da gelen taraf rakip Siena idi özellikle alan savunmamıza çok iyi hazırlanmışlardı. Maç boyu pota altını çok iyi savundular çemberi bizim acemi uzunlara göstermediler. Kendi evlerinde attıklarından çok daha rahat şut imkânı bulup isabet kaydettiler.

Şans insanın ayağına buraya kadar gelmişken insan final four için hayıflanıyor. Bakmayın siz Siena’nın İtalya’da açık ara lig lideri olduğuna İtalya ligi çoktan İspanya, Türkiye ve Yunanistan liglerinin gerisine düştü bile. Yinede Siena bir arada oynamaya alışmış üst üste final four oynamış bir ekip.

İnsan bu iki maçı Solomon’un oynayamamasından dolayı kaybettiğini görünce İtalya ligini yakından tanıyan koçuna dönüp bakıyor, koskoca milli takımı 2010 masalı ile oyun kurucusuz bırakıyor ve tecrübeli isimleri milli takıma almayarak ulusumu olası bir madalyadan mahrum bırakıyor. Tecrübeli ve katkı sağlayacak oyuncular yerine hatırı sayılır paralara hem de elinde Ömer, Oğuz ve Semih gibi o anlatılıp durulan masalın kahramanları olmaları beklenen (elbet tabiî ki onlar 2010’un kahramanları olacaklar) yetenekli ve genç uzunlar varken onların yanına katkı sağlayabilecek tecrübeli iş yapan üretken bir uzun almalıydılar. Kim bilir belki de alınan ahlar aheste aheste yerine anca ulaştı….

Buraya kadar gelen oyuncuları katkılarından dolayı tebrik etmek gerekiyor. Seneye çok daha olgun ve tecrübeli oyuncular olarak çok daha iyi yerlere gelecekler inşallah.

İLKER KESER/basketci14@gmail.com

Related Posts with Thumbnails