Tekno-Efes  

Posted by basketçi

Efes Pilsen, yıllardır göremediğimiz savunma sertliğini, ona Avrupa Şampiyonluğunu kazandıran savunma sertliğini sonunda tutturmayı başarmış görünüyor. Yalnız yoğurt yapmak için bile her zaman aynı malzemeyi ve aynı kıvamı tutturabilmek gerekli. Avrupa’dan yeni kupaları sarıp sarmalayıp ülkemize getirmesini beklediğimiz Efes Pilsen aynı savunma sertliğini bundan sonra hem şimdiden başlayarak önümüzdeki sezonlara hem de maçın içinde tıpkı bugünkü gibi genele yayarak yapması şart.
Telekom karşısında oldukça formda ve etkili görünen takım halinde rakibini yakan ama Gricek ve Mirsad’ın etkili skor patlamaları ile Telekom’u adeta sürklase eden Fenerbahçe Ülker; Efes Pilsen karşısında potaya bakmaya dahi vakit bulamadı. Gricek bol bol ‘’air ball’’ yaparken Mirsad 13 sayı ile ayakta kalan tek isimdi. Marques Green maçın başında Ergin Ataman’ın ‘’flot’’ etmesi ile üst üste sayılar buldu ancak takımının ondan katkı beklediği anlarda ortalıklarda görünmemesi boyundan dolayı değil sadece sinmesinden dolayı idi. Sayı atamaması bir yana oyunu kurmada dahi zorluk yaşadı, verdiği sayı pası sadece 2 yazı ile ‘’iki’’ idi.
Efes Pilsen maçın hemen başında, sakatlığından dolayı uzun süre faydalanamadığı Mario Kasun’un pota altındaki etkili ve kuvvetli oyunu ile Fenerbahçe Ülker uzunlarını adeta denize döktü. Ender takımı iyi oynadığı zaman iyi oynayan bir oyun kurucu, bugünde takım iyi oynadığı için tıkır tıkır oynadı. Gerçi karşısında kayda değer bir isim sahne almadı. Kerem Tunçeri’nin varlığı Efes Pilsen’i oldukça rahatlatmış hele birde Vujanic’in sakatlığının üzerine gelince Efes Pilsen’e ilaç gibi geldi bu transfer. Amerikalı kısalar savunma direncinin temelini oluşturarak en önemli katkıyı yaptılar.
Efes Pilsen-Fenerbahçe Ülker yarı finali erken finaldi çünkü diğer taraftan hangi ekip gelirse gelsin bu iki takımın dev kadroları ile mücadele edemezlerdi. Erdemir Galatasaray Cafe Crown önünde iyi mücadele ederek maçı bileğinin hakkı ile kazandı ama yalnızca 2 oyuncu ile yani Hüseyin Beşok ve Murat Kaya ile oynayan rakibini iki uzatmada zar zor yenen Erdemir 12 kişi ile oynayan Efes Pilsen’e ne dayanabilir nede direnebilir. Hatta Efes Pilsen savunma direncini tekrar bu düzeyde tutar ve bunu maçın geneline yayarsa inanılmaz bir fark olabilir.
Galatasaray’ın elenmesinin tek bir nedeni vardı oda Galatasaray’ın başında Ahmet Çakı gibi bir teknik adamının olmayışıydı. Bu koç Koray Mincinözlü’nün suçu değildi, koç Mincinözlü zaman geçtikçe takımına daha hakim olacaktır çünkü onun basketbol bilgisinden en ufak bir kuşkumuz yok. Galatasaray’ı sezonun başında hem bayanlarda hem de erkeklerde şampiyonluk adayı olarak görüyordum. Bu yargıya takım kadrolarına ve takımların başında yer alan koçlara bakarak varmıştım ama yanlış yapmışım. Esas bakmam gereken yer takımın yönetimi imiş. Eğer oraya daha önce baksaymışım bu tabloyu daha önce çizebilirmişim. Galatasaray basketbolunun emanet edildiği kişi be yazık ki basketboldan hiç anlamıyor. Anlamadığı gibi Cem Akdağ gibi büyük bir koçu dahi harcayabiliyor. Cem Akdağ harcandıktan sonra Murat Özyer zaten çerez kalır. Yalnız bu isimler kolay telafüz edilebilecek isimler değil. Cem Akdağ’ın ve Murat Özyer’in kıymetleri tıpkı Nur Germen ve Levent Topsakal gibi bilinememiştir.
Zafer Kalaycıoğlu olayına hiç girmek dahi istemiyorum. Galatasaray başkanı bu olaya mutlaka el atmalı ve yönetim zafiyetlerini çözümlemeli. Kısa vadede yapılacak en iyi iş Nur Germen veya Yalçın Granit gibi bir büyüğü tam yetki ile göreve getirilmeli. Göreve gelecek isim sadece başkana bağlı olmalı.
Erdemir yıllardır kendi halinde mücadele eden her gelen yabancının mutlu olduğu ve severek oynadığı bir takım. Ahmet Çakı kıskanılacak bir koç çünkü kimsenin hayal edemeyeceği yaşlarda ligimizin en önemli takımlarında görev yaptı. İlerideki yıllarda hızını kesmez ve son sürat yükselişine devam eder inşallah. Ahmet Çakı oyun kurucu seçimlerini yerinde ve zamanında kullandı. Erdemir’in yeni Amerikalısı Antwain oldukça etkili oynadı. Özgür Bıyık üst üste 2. kez final oynayacak. Emre ve Erdal takımın alçıları gibiler takımı bir arada tutuyorlar. Thomas hücum güzü çok zayıf ama çok sert bir adam tam bir ribaund canavarı. Burgess geçen yılki formundan oldukça uzak daha iyi olmalı. Caner Şentürk’den ve Alper Yılmaz’dan özellikle final maçında daha fazla yararlanılmalı.
Türk Telekom 20 sayı yiyerek son şampiyona yakışmayacak şekilde veda etti. Benetton’dan 30 ye, Fenerbahçe Ülker’den 20 ye…
Bu nereye varacak….


İlker Keser
basketci14@gmail.com

TANJEVİC’İN TERCİHLERİ  

Posted by basketçi

Chris Lofton Beko All-Star 3 sayı yarışmasında değerlendiremediği şutların hepsini Fenerbahçe Ülker’e saklamış. Eski Tennessee yıldızı çok üst düzey bir oyuncu ama Mersin Büyükşehir Belediyesi Lofton’un 13 adet 3 sayılık basketi ile gelen 47 sayısı sayesinde maçı kazanmadı, maçı kazandıran en önemli faktör takım halinde yaptıkları oldukça sert savunma oldu.
Mersin ekibi yabancı tercihlerini öncelikle bilindik oyunculardan seçerek sürprizlerin önüne geçmiş. Kimani Friend ve Eddie Basden Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarlarının çok sevdiği oyunculardı. Lofton, yakın gelecekte Euro Leage de izleyeceğimiz önemli bir NCAA yıldızı. Oyun kurucu olarak oynayan Lester Mc Calebb bire birde rakibini çok çabuk geçebilen saha görüşü oldukça geniş olan bir oyuncu. Bugüne kadar oynadıkları tüm maçları büyük bir mücadele ile oynayan ve kaybettiği maçları dahi son toplarda kaybeden Mersin B.B play off’lar için ciddi bir bende varım mesajı verdi rakiplerine.
_Tanjevic’in Tercihleri_
Koç Tanjevic ülkemize ayak bastığı andan itibaren yaptığı tercihler ile kamuoyunun genelinde hep eleştirildi. Solomon geçen iki sezonda taraftarın adeta sevgilisiydi ve bu takımın bel kemiğini temsil ediyordu. Tanjevic bu sezonun başında Solomon’u tıpkı İbrahim Kutluay gibi istemedi. Aslında kulüp basketbolunda bir koç herhangi bir oyuncuyu istemeyebilir çünkü yerine sınırsız alternatif şansınız olabilir ancak gelen oyuncu giden oyuncunun ayarında olmalıdır ki takım içindeki dinamikler yerinden oynamasın. Fenerbahçe Ülker geçen seneki sistemi ile oynamasına rağmen geçen yılın çok uzağında. Solomon’un gitmesi ile takım sadece liderini değil böyle sıkıntılı maçlarda winner özelliğini öne çıkartıp takımı maçın içerisinde tutan adamını da kaybetmiş oldu.
Solomon’un yerine gelen oyun kurucu gerek fiziksel özelliklerinden gerekse daha önce hedefleri bu kadar yüksek bir takımda yer almamış olmasından doğan zorluklarla uğraşmaktan takımın yükünü sırtlamaya fırsat bulamadı. Günümüz basketbolunda oyun kurucuların boyları dahi 1,94 civarı olduğu için karşısında Marques Green’i gören herkeste şut atma isteği doğuyor. Her önüne gelen Marques Green’in üzerinden şut attığı gibi kritik anlarda rakibin üstünden şut atmanız gibi bir olasılığınızda ortadan kalkmış oluyor. Geçen yıllarda Solomon’dan bunu sıkça görmeye alışmış olan Fenerbahçe Ülker seyircisinin gözleri bu anlarda ortaya çıkacak birilerini arıyor.
Sezonun başında bu görevi ben dâhil herkes Gricek’den bekliyorduk ancak Gricek sakatlanınca işler iyice karıştı. Sakatlıktan çıkan oyuncunun da birden bire Rıdvan Dilmen edasıyla sahaya çıkıp sanki hiç sakatlanmamış, maç ve idman kaçırmamış gibi oynamasını bekleyemeyiz.
Bu noktada Tanjevic’in iki tane tercih hatasını görüyoruz:
İlki zaten aşikâr; Solomon yerine Marques Green tercihini dünyada yapacak başka bir koç herhalde yoktur. İkincisi ise ilkine nazaran daha da ağır çünkü Solomon’un ardından İbrahim Kutluay’ın takıma dönmesine izin vermeyerek takımı hem lidersiz bıraktı hem de Gricek’den faydalanamadığı dönemlerde onu aratmayacak olan bir oyuncuyu da kaybetmiş oldu. Gricek ve Devin Smith iyi oyuncular ancak lider ruhlu değiller, skor artıyorlar ama içlerinde takımı sürükleme gibi bir güdü yok. Oysaki bu güdü hem Solomon da hem de İbrahim Kutluay da fazlasıyla vardı. Gricek ve Devin Smith’i bir kenara bırakırsak bu işi yapabilecek iki kişi daha göze çarpıyor ancak bunlardan Damir Mrsıc oldukça yaşlı Emir Preldzic ise oldukça genç. Keşke sene başında Aziz Yıldırım daha önce Damir Mrsıc olayında olduğu gibi İbrahim Kutluay’ında arkasında dursaydı ama eski defterler çok kalın olduğu için bunu göz ardı etti. Solomon’un takımdan ayrılması bir nevi kendi tercihiydi çünkü ya Bogdan Tanjevic ya ben diyerek kapıları kendisi kapatmıştı ama İbrahim Kutluay bu formayı giymeye oldukça hevesliydi.
Koç Tanjevic ülkemizde kaldığı sürece yaptığı tercihler hep tartışılacak gibi;
*Mehmet Okur yerine Semih Erden’in milli takımda el üstünde tutulması.
* Milli takıma yıllarını vermiş milli takım forması giyerken sakatlanarak kariyerini sekteye uğratmış olan Hüseyin Beşok’u Fransa ligi (Pro A) MVP’si olduğu dönemde bile milli takıma almaması onun yerine Fatih Solak’ı alması. (2010 yılında yaşlı olacağı için milli takıma alınmayan Hüseyin Beşok en son oynanan Fenerbahçe Ülker-Galatasaray Cafe Crown maçında 23 sayı atarak takımını zafere ulaştırmıştı.)
*Kerem Tunçeri’yi Ömer Onan’la beraber çok önemli turnuvalar da kadroya almadı, özellikle en formda olduğu İspanya döneminde İspanya da Real Madrid’in salonunda oynanan maçlara Kerem Tunçeri yerine Hakan Demirel’i tercih etmesi.
*Tutku Açık gibi saha görüşü, pas yeteneği, oyun okuması ve takımı oynatmadaki becerisi üst düzey olan bir oyun kurucunun yerine Ender Aslan da ısrar etmesi.
*Hüseyin’den vazgeçtik Ömer Aşık sakatlanana kadar 2010 da takımın belki de bel kemiklerinden birisi olacak olan Oğuz Savaş’ın şampiyona kadrolarına girememesi ama Fatih Solak’ın dünya kupası oynaması.
Bunlar ve benzeri tercihleri ile Tanjevic her zaman tartışılacak gibi görünüyor.
_Fenerbahçe Ülker Euro Leage de Galibiyet Alabilecek mi?_
Bu aralar forumlarda Fenerbahçe taraftarlarının dilinde Euro Leage de acaba galibiyet alabilecek miyiz sorusu hâkim. Genel olarak yapılan eleştiriler yine Koç Tanjevic’in tercihlerine yönelik. Vidmar ve Emir’in yanı sıra Marques Green’in yerine başka oyuncular tercih edilmiş olsaydı şimdi takımımız Euro Leage’in devlerinin korkulu rüyası olurdu yorumları yapılıyor. (Hemen herkes Vidmar’ın yerine Lavrinovic, Emir’in yerine İbrahim Kutluay ve Green’in yerine Solomon hayalleri kuruyor. Bence kesinlikle haklılar.)
Gerçekten de takımın genel görünüşüne baktığımızda CSKA Moskova ve Siena gibi dev ekiplere karşı içeride dışarıda pek şansı yok gibi görünüyor. Geriye kalan Cibona Zagreb ise kendi evinde tam bir kral olduğu için geriye sadece İstanbul da oynanacak olan Cibona maçı kalıyor.
Fenerbahçe Ülker özellikle evinde oynayacağı maçlara var gücü ile asılması gerekiyor. Gricek’in sahaya tam olarak ağırlığını koyması ve skor gücünü arttırması Fenerbahçe Ülker’in guruptan çıkma şansını önemli ölçüde etkileyecektir.
Son olarak Lofton’un bu performansını uzun zamandır göremiyorduk. Lofton bu maç ile: Harun Erdenay’ın Panionios’e attığı 44 sayı, Henry Turner’ın önce Avrupa da sonra ligde üst üste attığı 46 ve 42 sayılık performansları, Ufuk Sarıca’nın Teamsystem Bologna’ya attığı 34 sayı, Hüsnü Çakırgil’in rakipten bile fazla sayı attığı Avrupa maçı (Ask Riga 41, Hüsnü Çakırgil 42 atmıştı) ve İbrahim Kutluay’ın sayısız performansının yanında Hırvatistan’a attığı 50 sayılık performansı gibi unutulmazlar arasına girdi.

İLKER KESER/basketci14@gmail.com

YERLİ GUROVİC POLAT  

Posted by basketçi


Galatasaray Cafe Crown; Cüneyt Erden’in sakatlığından bu yana oyun kurucu bölgesinde oldukça büyük bir sıkıntı yaşıyor. Cüneyt Erden Tofaş’ın henüz genç oyuncularından biri iken asıl oyun kurucu sakatlanmıştı ve hepimiz yerine Cüneyt Erden’in oynamasını beklerken, takımın koçları Cüneyt yerine Steven Rogers’ı oyun kurucu olarak kullanmaya çalışmış ve başarılı olamamışlardı. Şimdi Cüneyt Erden sakat ve onun yerine oyun kurucu olarak Antonio Graves oyun kurucu olarak oynamaya çalışıyor.
Galatasaray Cafe Crown’ın en büyük problemi de işte tam bu noktada başlıyor. Graves iyi bir iki numara ancak aynı Steven Rogers gibi oyun kurucuda bulunması gereken özelliklerin nerdeyse hiçbirisini taşımıyor. Bir önceki Antalya Büyük Şehir Belediye maçında oldukça skorer bir oyun oynayarak bu sorunu biraz ortadan kaldırmıştı ancak bu maçta temposunu bulamadığı için yarardan çok zararı oldu. Bana göre oyun kurucu olarak maça mutlaka Rashid Atkins ile başlanmalı yedeği olarak da genç takımın oyun kurucusu dahi olsa orijin bir oyun kurucu kullanılmalı oda olmadı geçen yıl oyun kurucuların sakatlığında özellikle Avrupa maçlarında çok iyi bir performans sergileyen Murat Kaya guard olarak kullanılmalı.
Banvit maçına yakından baktığımızda Rashid Atkins’in sahada olduğu ve Antonio Graves’in shoting guard olarak oynadığı dakikalarda Galtasaray Cafe Crown’ın çok daha etkili ve tehlikeli oynadığını görüyoruz. Rashid Atkins hem takımını çok iyi yönetti hem de takımına skor katkısı yaparak takımını rahatlattı. Yaptığı baskılı savunmayı ve takımına kazandırdığı topları da unutmamalı.
Galatasaray Cafe Crown çok da iyi basketbol oynamadığı, eksiklerinin olduğu bir günden galibiyet çıkartarak şampiyonluk adayı olduğunu göstermiş oldu.
_Yerli Gurovic Polat_
Polat Kocaoğlu sezonun başında şanssız bir sakatlık geçirmiş ve takımını yalnız bırakmıştı. Banvit maçında cezalı olan Gurovic’in dış şut tehdidini Galatasaraylılar bu maçta hiç aramadı çünkü bu işi TBL ‘de yıllardır yapan Polat Kocaoğlu dış şutları ile Banvit’i adeta çökertti. Banvit maç boyu Polat’a çözüm üretemedi.
Banvit takımında Yunus her zamanki gibi beklenen dış şut katkısını yaptı ancak bu iş sadece dış şut atmakla olmuyor, Erdem ile eşleştiğinde çok zayıf ve güçsüz kaldı, Murat ve Graves gibi oyunculara karşı ise oldukça yavaş kaldı. Yunus Çankaya’daki şut yeteneği Erkan Veyseloğlu’nda olsaydı Erkan şimdi Euro Leage seviyesinde oynuyor olurdu.
Joseph Crispin Banvit’in adeta el freni gibi, ne zaman top kullanacağını asla bilmiyor, yaptığı top kayıpları bu seviyedeki bir oyuncuya hiç yakışmıyor. Kullandığı sorumsuzca toplar kafa kafaya giden maçın Galatasaray Cafe Crown tarafına dönmesine yol açtı. Hafta içi bu oyuncu ile sözleşme uzatıldı, umarım Banvit yönetimi ne yaptığını biliyordur.
Sakatlar iyileştiğinde ve cezalı Gurovic takıma döndüğünde yeni sakatlık verme potansiyeli oldukça yüksek Galatasaray Cafe Crown yeni sakatlıklar yaşamazsa hali hazırda şampiyonluğun en büyük adaylarından biri. Bu yoldaki rakiplerini kesinlikle küçümsememek lazım Kasun’un geri dönüşü ile birlikte Efes Pilsen ağırlığını iyice hissettirmeye başladı üstelik şimdi tek kulvara ağırlık veriyorlar. Fenerbahçe Ülker cephesinde Gricek sahalara döndü, Telekom geçen senelerden farklı olarak Hilmi Taşer’in takıma kattığı sonsuz enerjiyi savunma direncine yansıtabilirlerse yukarıdaki takımların hepsinin önüne geçebilirler.
Galatasaray Cafe Crown galibiyetler almaya devam ediyor, Beşiktaş Cola Turca da diğer takımlara dahil olma yolunda attığı adımların gerisini getirebilirse, basketbol severlere özellikle play off döneminde daha önce hiç yaşanmadığı kadar çekişmeli ve sürprizli bir ligin tadını çıkartmaktan başka bir şey kalmıyor.

İLKER KESER/basketci14@gmail.com

Related Posts with Thumbnails