ÇAKMA NBA TAKIMI  

Posted by basketçi

Asvel takımı hemen her mevkide inanılmaz derecede atlet, güçlü, kuvvetli oyunculara sahip bir ekip. Son yıllarda Fransa ulusal takımında da seyir eylediğimiz üzere, Fransa basketbolu giderek Amerikan basketboluna doğru koşar adımlarla ilerliyor. Fakat atladıkları bir nokta var; Amerikan basketbolunda dahi yeni oyuncular için yapılan; şut antrenmanı yerine sıçrama antrenmanı, top sürme yerine sadece crossover çalışması, beyni geliştirme yerine de sürekli vücutlarını geliştirdikleri eleştirilen konuların başında geliyor. Avrupalı oyuncular basketbol bilgilerini fundamentallarını geliştirirken Amerikalı oyuncular oyunu hızlı koşmadan ve sıçramadan ibaret olduğunu zannettikleri için uluslararası turnuvalardan son yıllarda hezimet ile ayrılıyorlar.
Yıllar önce baktığımız da Fransız takımları hep disiplin ile oynayan basketbolu iyi bilen, Yann Bonato, Gadou kardeşler, Rigadueau, Sciarra, Julian, Foirest hatta Weis gibi beyaz oyuncuların yanında önce Risacher,Jim Bilba sonrada Alain Digbeu (Air France), Moustapha Sonko gibi oyuncuları gördüğümde aklıma hep ‘’Fransa da zenci çok neden basketbol oynamıyorlar? , çok başarılı olurlar’’ diye kendi kendime sorar dururdum.
Sonra Pietrus kardeşlerin ortaya çıkması ve ilk olarak 2001 Avrupa şampiyonasında Ankara da izlediğim Tony Parker’ın katılımı ile Fransızlar yavaş yavaş eski basketbollarını bırakıp takıma katılan Tariq Abdul-Wahad, Boris Diaw, Jerome Moiso , Ronny Turiaf, Mamoutou Diarra, Mickael Gelabale, Johan Petro, , Yakhouba Diawara, Tariq Kirksay, Joseph Gomis gibi zenci basketbolcuların çoğalması ile Amerikanvari bir basketbol oynamaya başladılar.
Bu değişimi yaparken çok önemli bir şeyi atladılar; Eğer doğuştan gelen ırksal özelliklerini Avrupa basketbolu ile birleştirebilselerdi bugün uluslararası turnuvaların hepsinin en önemli favorisi Fransızlar olurdu.Düşünsenize Amerikalılar gibi fizikli,kaslı,hızlı,koşan,sıçrayan,Avrupalı gibi şut atan,savunma yapan,ikili ,üçlü oyunları,alan savunmasını yapabilen bir takım herkesin korkulu rüyası olurdu.Şimdi ise bu halleri ile Amerikalılar bile yenilirken onları kimse hesaba katmıyor.
Bu akşam ki Asvel takımı da sahada sanki bir NBA takımı olmaya çalışan ama anca ‘’çakma NBA takımı’’ olabilecek bir takım izlenimi yarattı bende.
Sahadaki oyuncuların çoğu bizim Murat ve Cenk’e oranla çok daha hızlı koşuyor ve sıçrıyordu,boyları bizimkilerden çok daha uzun , bizimkilere oranla oldukça size’lı ve kuvvetliydiler ama bizim oyuncularımız cut’lardan ne zaman çıkacaklarını çok daha iyi biliyorlardı,screen’lerden geçişi çok daha iyi yapıyorlardı,doğru şut tercihinde bulunuyorlar ve şut fundamental’ları rakip oyunculara oranla Foirest hariç hepsine göre üst düzeyde idi.Bu da bizim oyuncularımızın Asvel oyuncularına üstün gelmesini sağladı.
Galatasaray Cafe Crown maçı sonuna kadar büyük bir disiplin ile oynadı ve hepsinden önemlisi resmen sabretti.Maçın anahtarı da bu sabır oldu.Koç Murat Özyer takımını oyun kurucusuz oynamaya çok iyi hazırlamış hatta takım oyun kurucusuz oynamaya o kadar iyi şartlanmış ki gerçek oyun kurucu Cüneyt ile oynanan dakikalar takımın en kötü oynadığı dakikalar idi.
Gerçek oyun kurucu deyince ;rakip Asvel takımı bu yetenekli oyunculara eğer biraz paraya kıyıp eski oyuncuları bir dönem Ülker’de de oynayan Delaney Ruud tarzı oyunu iyi yöneten ve öldürücü şutu olan bir oyun kurucu alsalar imiş çok daha tehlikeli ve güçlü bir ekipleri olurmuş.

İLKER KESER
basketci14@gmail.com

This entry was posted on 4 Mart 2008 Salı at 12:52 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails