DE POL’U ARARKEN  

Posted by basketçi

Tanjeviç; İtalya milli takımı ile şampiyon olduğu vakit 3 numara pozisyonun da, daha önce nerdeyse hiç milli olmamış 2,02 boyundaki Alessandro De Pol ile rakiplerine fark yaratmıştı ve bu oyuncu üzerinde devamlı bilindik baskısını kurarak ona hep:
—Seni ben milli yaptım ve bu takıma aldım, sende benim dediklerimi harfiyen yap.
Mesajını veriyordu. De Pol’a bu mesajı verirken deli dolu guardı Pozecco’yu takıma almayarak bakın De Pol gibi bir adam milli takımda ama Pozecco yok mesajını da aynı anda diğer oyuncularına ileterek takımın tek bir patronu olduğunu da yine açıkça oyuncularına iletiyordu. (Bu arada Pozecco’nun Recalti döneminde de 2001 Avrupa şampiyonası için milli takıma alınmadığını belirtelim ama aynı Pozecco Amerika’ya gelenin ve de gidenin vurduğu dönemlerde Galanda ile beraber iyi bir tokat attığını da ekleyelim)
De Pol gerçek anlamda İtalya milli takımının en önemli oyuncularından birisi idi, Tanjeviç 12 Dev Adam’ın başına geçtiği andan itibaren her an De Pol gibi bir adam aradı. Hatırlayın ilk geldiği dönem de o zaman Darüşafaka da oynayan şimdiki Beşiktaşlı oyuncu Cevher Özer 2004 yılında Amerika ile oynanan ilk maçta ilk beş oyuncusu olarak maça başlamıştı. Japonya’daki dünya kupasında Kerem Gönlüm’ü zaman zaman o mevkide oynarken gördük, şimdi de Efes Pilsen’in genç oyuncusu Barış Hersek’i bu mevkide kullanarak genç oyuncudan yeni bir De Pol taratmaya çalışıyor.
Milli takımımız zayıf rakibi Ukrayna karşısında çok önemli bir galibiyet aldı. Bu galibiyet büyük ihtimalle Polonya kapılarını bize şimdiden aralamış oldu. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bizim mevcut oyuncu kadromuz Fransa hariç diğer iki takımın çok üzerinde. Fransa’yı da iki maçtan en az birinde yenip gurup lideri olacak güce sahibiz. Fransa da Parker’ın olimpiyatlarda izlediği bir hentbol maçından sonra gaza gelip milli takım kampına katılması Fransa takımına çok büyük güç kattı ama biz genel oyun direncimiz ile Fransızları da altımıza alacak güce sahibiz.
Ukrayna maçında sahne alan oyuncuların tamamı gerçekten çok güzel bir oyun sergilediler. Tanjeviç’in yıllarca uğraştığı ve bir arada görmek istediği oyuncular nihayet yavaş yavaş formanın hakkını vermeye başladılar. Bu turnuva için en büyük talihsizlik Tanjeviç’in uğruna önce Hüseyin Beşok’u sonrada Mirsad Türkcan’ı harcadığı Ömer Aşık ve Semih Erden’in sakatlıkları oldu. Şimdiki milli takım da, herhalde hiç kimse Hüseyin veya Mirsad bu takımda olmalıydı diye hayıflanmıyordur ama zamanında bu oyuncular için çok hayıflandık tam Ömer ve Semih’in kendilerini gösterme zamanı gelmişti ki şanssız sakatlıklara maruz kaldılar.
Ukrayna maçında ve uyduruk takımlarla oynadığımız Efes Cup (sanırım gelecek yıl Efes Cup’a Uganda, Zambiya, Malta, Azerbaycan vs. takımları gelecek????) turnuvasına şöyle bir baktığımız da takımın savunma direncini gerçekten çok üst düzeyde gördük, hücum da ise oynadığımız rakipler hep zayıf olduğu için yeterli bir gözlem yapamasak ta, sürekli yapılan oyuncu değişikliklerinin ve belirli bir ilk beş rotasyonumuzun olmamasından dolayı olur olmaz anlarda ritim kaybına uğruyoruz. Mesela Ukrayna maçında 20 sayı üzerinde bir fark beklerken iyi bir ritim bulan ve farkı 16 sayıya kadar çıkaran oyuncular tek tek değişikliğe gittiler ve oyuna yeni girenler ritim buluncaya kadar fark 9 sayıya kadar geriledi. Allahtan oyuncularımız gerçekten çok yetenekli oyuncular ve ritimlerini çabuk bularak farkı yeniden maçın genel akışında olduğu gibi 12-13’lü sayılara kadar getirdiler. Maçta zaten 13 sayı farkla bitti.
Biz Tanjeviç’in bu oyun tarzı ile ve bu oyuncu seçimleri ile Dünya şampiyonasında olduğu gibi 6.lıklar 4.lükler alabiliriz ama asla şampiyon olamayız. Bu turnuvayı kolayca geçip Polonya’ya gidebiliriz ama Polonya da asla şampiyon olamayız.
Son Avrupa şampiyonu Rusya yıldızları ile şampiyon oldu, son olimpiyat şampiyonu Amerika yıldızları ile şampiyon oldu, Son dünya şampiyonu İspanya yıldızları ile şampiyon oldu, Arjantin yıldızları ile Atina’da olimpiyatlarda şampiyon oluyordu. Biz ise dünyanın gıpta ile baktığı yıldızlarımıza yaşlı olduğu veya sisteme uymadığı gerekçeleri ile sırt çeviriyoruz. Benim bildiğim bir takım bir turnuvaya girerken elindeki en iyi oyuncular ile gitmek ister, bundan 4-5 yıl sonra yapılacak bir turnuvayı düşünerek hazırdaki turnuvadan vazgeçilmez. Allahtan 2010 yılına da az kaldı, bakalım o masal nasıl sonuçlanacak. Herhalde Tanjeviç şimdiden NBA’ de lokavt olması için, İspanyolların takım halinde zehirlenmeleri için (Allah korusun), Ginobili’nin ve Jasikevicyus’un milli takımlarını bırakmaları için dua etmeye başlamıştır.
Milli takımımızın özellikle hücum organizasyonunun en büyük açığı sırtı potaya dönük oynayacak adamının olmayışı. Bu işi NBA’de bile All Star düzeyde yapan Mehmet Okur milli takımda yok, onun yerine oynayan Fatih Solak’ı gördükçe içim sızlıyor zaten. Hadi Memo yok avrupanın en iyi alçak post hücumcularından olan Ermal de takımda yok. Ömer ve Semih varken Kaya’nın olmaması bir yere kadar kabul edilebilir ama onların sakatlığı sonrası Solak yerine Kaya olmalıydı diye düşünüyorum. Şu an takım kadrosunda bulunan ve sırtı potaya dönük oynayabilecek kapasitedeki tek adam Oğuz Savaş gibi görünüyor ama oda potadan uzaklaştıkça tehlikeli olabilen bir yapıya sahip, pamuk yumuşaklığında ve çok etkili bir dış şutu var.
Sinancan abisi Muratcan’a bir türlü tanınmayan fırsat ile tanışınca fırsatı geri tepmedi ve milli takımımızın en önemli parçalarından biri oldu. Dünya nezrinde her takımın bünyesinde rakibin en iyi oyuncusunu işte bu adam tutar diyebileceğiniz birisi mutlaka vardır. Bruce Bowen yâda Nadav Henefeld aklıma gelen ilk isimler, bizde ise Kelepçe Alper Yılmaz ile Haluk sonrası bu düzeyde bir oyuncunun eksikliği hep hissediliyordu. Sinan bu eksikliğe merhem olurken hücumda delici ve patlayıcı kuvveti büyük penetreleri ile rakip savunmalarında dengesini alt üst ediyor. Bana göre en büyük eksiği dış şutu onu da geliştirirse dünya çapında bir oyuncu olur.
Bu arada bayan millilerimizde usta koç Ceyhun Yıldızoğlu yönetiminde ilk mağlubiyetlerini Polonya karşısında aldılar, ilk 4 maçını kazanan perilere bundan sonraki maçlarda başarılar diliyorum.
Herkese hayırlı ramazanlar 



İLKER KESER
basketci14@gmail.com

This entry was posted on 3 Eylül 2008 Çarşamba at 15:02 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails