GÜL GİBİ KUPA  

Posted by basketçi


Öncelikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü tribünde görünce nihayet dedim. Nihayet dedim çünkü oynanan kupanın adı ‘Cumhurbaşkanlığı Kupası’’ olmasına rağmen bugüne kadar kupayı veren bir Cumhurbaşkanı pek görememiştik. Hatta Futbol Federasyonu bu işe bir son verip Cumhurbaşkanlığı Kupasını, Süper Kupa olarak oynatmaya başladı. Cumhurbaşkanları sporu sevmeseler bile bulundukları makamın onuruna düzenlenen bu oyunlara en azından son periyotta gelip kupayı kendi elleriyle vermeleri daha uygun olur gibime geliyor.
Fenerbahçe Ülker geçen seneden çok daha değişik bir takım ile oynadı, sahaya tam takım çıksalar belki de kupayı Cumhurbaşkanının elinden alan taraf onlar olacaktı ama bu kadar derin kadrosu olan bir takımın böyle bir mazereti olmamalı. Türk Telekom son yıllarda yaptığı hamlelerin meyvelerini almaya başladı. Geçen sezon Türkiye Kupasını kazanmışlardı bunun yanına Cumhurbaşkanlığı Kupasını da eklemiş oldular.
Türk Telekom’u sene başındaki turnuvalar da izlediğimiz de geçen seneki hücum ritimlerinin aynı şekilde son sürat devam ettiğini ancak savunmadaki dirençlerinin zayıf olduğunu görmüştük. Kupa guruplarında Aliağa’ya yenilerek kafalarda soru işareti bırakmışlardı. Biz basketbol severler ne yazık ki bu maçları izleyemedik, buna en çok bozular herhalde kupaya ismini veren TeknoSA firması olmuştur.
Türk Telekom geçen sezona oranla oyun yapısı olarak olmasa da oyuncu kadrosu olarak baya bir değişikliğe uğradı. En önemli değişiklik oyun kurucu pozisyonunda yaşandı. Takımın belki de en önemli ismi El Âmin yerini Roderick Blakney’e bıraktı. Bu değişiklik belki de takımın kaderini etkileyecek değişiklik oldu. Blakney, El Âmin’e oranla daha gösterişsiz bir oyuncu ama bana göre ondan çok daha verimli ve faydalı olacak. Öncelikle şut seçimleri nerdeyse kusursuz, penetreleri çok kuvvetli, şutu ise öldürücü olabilecek boyutta. Türk Telekom takımına da cuk diye oturduğunu ve ekürisi Tutku Açık ile çok iyi bir kombinasyon oluşturacaklarını düşünüyorum. Kennedy Winston iyi bir skorer olarak alındı belki ama bu maçta çok iyi savunma yaptı. Kris Lang bitiriciliği çok yüksek bir oyuncu, açıkçası hücum yetenekleri kısıtlı olmasına rağmen pota altında aldığı pasları çok kolay sayıya çevirerek paslara asist değeri kazandıran bir oyuncu. Asım bu takıma çok güç katacaktır, bana göre ligin en iyi pas veren uzunu. Uyum sağladığı an katkısı artacaktır. Serkan Erdoğan ise bugün kendisinden beklenen sayı potansiyelini sergiledi ama her maç aynı istikrarı sergileyebilmeli. Michael Wright bu maçta fazla oynamadı ama sağlığına kavuştuğu an bu takımın en büyük lideri ve en büyük gücü olacağını düşünüyorum.
Geçen seneden tanığımız oyunculardan Tutku, Tanjeviç’e karşı oynadığı her maçta olduğu gibi yine enfes oynadı, özellikle takımının skor üretmekte çok sıkıntı çektiği son periyotta üst üste üç kez drive ederek kendisini savunan Mrsıç’in savunma zafiyetini çok iyi kullandı ve takımına hayat verdi. Bekir kritik 3 sayı isabetleri kaydetti, Dudley bildiğimiz gücünü sahaya yansıttı.
Türk Telekom’un geniş ve gösterişli kadrosuna baktığımız zaman, iyi kalitede bir kısa forvetlerinin olmadığını görüyoruz. Haluk’un takımdan ayrılmasından sonra bu zaaf bu sene iyice baş gösterecektir. 2 numaradaki zenginliğin yanında 3 numarada sadece Mutlu Akpınar’ı görüyoruz. Bana göre acilen bu pozisyona ribaund alabilen iyi savunma yapan ayakları hızlı bir 3 numara alınmalı.
Türk Telekom’un başarılı olabilmesi için tek bir engel görüyorum oda Türk Telekom’un savunmasının hücumuna oranla çok daha zayıf olması. Eğer savunmalarını güçlendirirlerse hedefledikleri kupalara ulaşabilirler. Yoksa sadece hücumda topu hızlı çevirmekle, pas zenginliği ve yüksek 3 sayı yüzdesiyle şampiyon olunmayacağını geçen sene gördük.
Fenerbahçe Ülker takımı koç Tanjeviç’in en çok güvendiği iki uzununun birden sakatlığı ile sezona başladı. Semih ve Ömer Aşık Tanjeviç’in belki de Fucka’dan beri kafasına yazdığı uzun tipini tarif eden isimler. Bu iki uzunun sakatlığı bir yana Ömer Onan’ın sakatlığına çok daha başka üzüldü Fenerbahçe Ülkerliler çünkü Ömer önceki yıllarda hem Efes Pilsen’in hem Ülker’in hem de Fenerbahçe Ülker’in kazandığı tüm kupalarda ismi başrolde olan bir oyuncuydu. Bu kadar yeni kısa rotasyonu içerisinde onun yokluğu çok arandı.
Yeri gelmişken yeni gelen kısa oyunculara bir göz atalım:
Griçek’i izlemek bana çok büyük bir zevk verdi, şut sitili zaten çok keyif veriyor ama yaptığı smaç tüm basketbol severleri keyiften uçurdu. Geçen sezon takımın ilk skor kaynağı olan Solomon’un gidişinden kaynaklanan skor açığını Solomon’a oranla daha az bencillikle yapacaktır ama Solomon’un yaptığı liderliği aynı şekilde yapabilecek mi o biraz tartışılır. Griçek’in gelişiyle beraber Emir’in takım içerindeki rolü oldukça azalacaktır çünkü aynı sitildeki iki oyuncu arasında Emir anca figüran olur.
Solomon’un yerine gelen Marques Green’i ise Ankara günlerinden tanıyoruz. Gren bana göre iyi bir oyuncu ama büyük takım oyuncusu mu oda ayrı tartışılır. En azından bugüne kadar hep orta sırlara oynayan takımlarda oynadı özellikle kritik anlarda alacağı sorumluluk çok önemli. Bu akşam oyunun kırılma anlarında rakibi Tutku maçı koparacak hamleleri yaparken o çok kritik bir top kaybı yaptı ve kaçırdığı turnike ile maçın neticesini etkiledi.
Kısa boylu oyun kurucuların her zaman dezavantajları vardır. Green; asla bir Tyus Edney, David Rivers veya El Amin değil, kısa boyunun dezavantajı ile rakip oyun kurucu Blakney onun üzerinden bol bol isabetli potaya yakın şut kullandı. Bu maçta 21 sayı attı ama özellikle Euro Leage’de şut pozisyonu bulmakta zorlanacaktır.
Fenerbahçe Ülker’i yenip kupayı alan Türk Telekom’u ve bayanlarda ezeli rakibini yenip eski yenilmez armadaki günlerine dönüş sinyali veren Galatasaray’ı tebrik ediyorum.



İlker KESER
basketci14@gmail.com

This entry was posted on 11 Ekim 2008 Cumartesi at 14:58 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails