Çetin Yılmaz'dan Bombalar :)  

Posted by basketçi


Ülkerspor Coachu iken Çetin Yılmaz’a İzmir seyircisi neden böyle bağırdı?
Kendisiyle alay eden insanlara bayılırım.. Çetin Yılmaz da bunlardan biridir..
Mesela, bir gün “Pantolonun çok güzel, nereden aldın?” diye soran birisine boyunun kısalığını anlatmak için, “Çocuk reyonundan” cevabını vermiş, arkasından da şu hikayeyi anlatmıştı:
“İzmir’deki bir maçtan önce vefat eden bir basketbol yöneticisi için saygı duruşu yapılıyordu. Bir yanımda Asım Pars (2.12),  diğer yanımda Kevin Rankin (2.13) Saygı duruşu sırasında tribünden biri bağırdı: Saygısız Çetiiiin.. Sen de ayağa kalksana..

Ayaktayım ama Asım ile Kevin’in arasında durunca insanlar beni oturuyor sanıyor.”
Belki inanmayacaksınız ama Çetin Yılmaz, 1.60 m civarındaki boyuna rağmen lisanslı olarak SİYO yıldız takımında basketbol oynadı. Hatırlayış nedenim ise kendisine büyük gelen şortunun paçası ile çorabının, ayak bileğinin üzerinde buluşmasıdır..
İşte size “Çetin Hikayeleri”..

TAKIM İZİNLİ
Olay Çetin Yılmaz’ın Fenerbahçe’de antrenörlük yaptığı dönemde İstanbul’da geçer..
Çetin eve deri bir koltuk almayı düşünmektedir. Daha önce mobilya aldıkları mağazaya gider…
Kendisine bayan bir satış elemanı yardımcı olmaktadır. Çetin kendisine önerilen koltuğa bakarken satış elemanı sorar:
“Takımdan memnun musunuz?”

Çetin cevap verir:
“Bu hafta deplasmanda kazandık. Formdayız ama takım yorgun olduğu için bugün izin verdim”

Bayan satış elemanı şaşkınlık içindedir..
Sonradan anlaşılır ki mağaza görevlisi bayan, Çetin’in antrenör olduğunu dahi bilmemekte, kendisine daha önce satmış olduğu “yemek odası takımını” sormaktadır…Bir yemek odası takımının formda, yorgun, izinli olması, satış elemanının  daha önce duyduğu yorum ya da şikayetlerin içinde yer almamaktadır.
BİZ SALIYA GİDİYORUZ
Basketbol takımı kurmayı planladıkları günlerde Ülkerliler menajer olarak Doğan Hakyemez’le çalışmayı düşünürken, Çetin Yılmaz’ın da antrenör olmasını istemektedirler.
Doğan’la ilk görüşme olumlu geçmiştir.. Sıra Çetin’le tanışmaya gelmiştir..
Doğan’la Çetin buluşup Ülker fabrikasına giderler ve patronlarla konuşurlar..
Görüşmeler sürerken Ülker’in patronları saate bakıp, “Biz Cuma’ya gidiyoruz. Gelmek ister misiniz?”
Çetin, Cuma’nın ne olduğunu anlamamıştır ama tahmin yürüterek çözmeye çalışır..
O sıralarda Çetin ve eşi, İstanbul’daki meşhur “Salı Pazarı”na merak sarmıştır..
Çetin, “Herhalde, bu semtte de pazar cumaları kuruluyor” düşüncesiyle, teklifi reddeder..
“Teşekkürler.. Biz hanımla Salı’ya gidiyoruz”
diye sorarlar..
Kaval kemiğinde tekmenin acısını hisseder.. Doğan, Çetin’i kırdığı pot için masa altından uyarmıştır..
Ülker patronları Cuma için ayrıldıktan sonra Doğan, Çetin’e çıkışır: “Onlar Cuma namazından bahsediyor, sen dalga geçer gibi pazardan bahsediyorsun. Bu iş yatar..”

Çetin durumu anlayınca, “Merak etme. Geldiklerinde düzeltirim” der..
Patronlar gelince de aklı sıra düzeltmeyi yapar:
“Nasıl geçti?”

Patronların şaşkınlığı iki katına çıkmıştır. Ama anlayışlı davranırlar ve Doğan Hakyemez-Çetin Yılmaz ikilisi Ülkerspor’la anlaşır.

METİN-ÇETİN

Çetin Yılmaz’ın Fenerbahçe’de çalıştığı dönemde sarı-lacivertli taraftarlar her maçtan önce “Çetin Hoca” diye bağırırlar, o da utangaç tavrıyla ayağa kalkıp onları selamlar, bu seremoninin uzamasından da hoşlanmazdı.
Abdi İpekçi Salonu’nda önemli bir maç, tribünler dolu..
Gerisini Çetin Yılmaz’dan dinleyelim..
“Fenerbahçeli seyirciler, -Baba Çetin- diye bağırmaya başladılar. Tuhafıma gitti çünkü -Çetin Hoca- diye bağırırlardı. Kalktım, selamladım.. Tezahürat daha da yoğunlaşmaya başladı.. Bir defa daha ayağa kalktım ve selamlarken, -artık yeter- anlamında işaret yaptım.. Tezahürat daha da arttı. Utançtan kıpkırmızıyım.. Salon, -Baba Çetin- diye yıkılıyor.. O sırada gözüm şeref tribününe ilişti.. Bir baktım, o tarihte Fenerbahçe’nin başkanı olan Metin Aşık ayakta, iki eliyle tribünleri selamlıyor. Meğer -Baba Çetin- değil, -Baba Metin- diye bağırıyorlarmış”


ANACIĞIM

Ligde bayan hakemler çoğaldıkça antrenörler onlara nasıl hitap edeceklerini şaşırmaya başladılar.
Çetin Yılmaz Tuborg’dayken bir maçta beğenmediği bir karardan sonra hakeme seslenir..
“Babacığım böyle faul olur mu?”

Bir bakar, konuşmak istediği bayan hakem Elçin Aslanoğlu’dur.

Sorar: “Size nasıl hitap edeceğiz?”

Elçin de, “Nasıl isterseniz” cevabını verir.
Bir sonraki pozisyon Çetin Yılmaz, Elçin Demir’e itiraz eder: “Anacığım, böyle steps mi olur?”


HARUN VE LEVENT’İN OYUNU

Atina 1995 Avrupa Basketbol Şampiyonası finallerinde hakem olarak görevliydim. Türk Milli Takımı’nın maçını izlemek için gittiğim salonun dışında Milli Takımı Antrenörü Çetin Yılmaz, tek başına öfkeli volta atıyor..
Sonrasını kendisinden dinleyelim:
“Salona girmemizi sağlayan akreditasyon kartını otelde unutmuşum. Menajerimiz Doğan Hakyemez’e söyledim, o da –Otele dönmeyelim, dışarıda kalacak halin yok  ya!- dedi.
Salona geldik ama görevliler beni içeri almıyor.
O sırada oyunculardan Harun Erdenay ve Levent Topsakal yanımızdan geçerken görevli onlara sordu: Antrenörünüz mü?
Bizimkiler ise –Tanımıyoruz- cevabını verip gittiler. Doğan da oyuna katıldı. Maç başlayacak, ben ise hala dışarıdayım”

Bir Yunanlı gazetecinin de yardımıyla Çetin Yılmaz’ın Türk Milli Takımı’nın antrenörü olduğu konusunda görevliyi ikna ettik ve Çetin salona girip takımını yönetti.
Devre arasında Harun ile Levent’in mekik koşusu yapmasının nedeni ise işte bu hikayenin içinde yatmaktadır.
Basketbol, NBA, TBL, Euro Leage, NCAA, Eurobasket, Euro Cup, Uleb Cup, 12 Dev Adam, Spor, Beden Eğitimi
Paylaş

This entry was posted on 14 Nisan 2010 Çarşamba at 06:11 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails