E(N)FES PİLSEN  

Posted by basketçi


Armani Jeans Milano, Efes Pilsen maçının hemen başında kenarda Ufuk Sarıca’yı görünce aklıma ister istemez basketbol da kazandığımız en büyük kupa olan Koraç Kupası geldi. Murat Murathanoğlu’nun sesi daha dün gibi kulağım da yankılandı.
—Kupa bizim, kupa bizim 
Ufuk Sarıca Milano’daki finalin son 4 saniyesinde topu oyuna sokmak yerine kenarda bekleyerek, faul yapmak için hazır kıta bekleyen Tanjeviç’in talebelerini oyuna getirmişti. FİBA daha sonra bu kuralı değiştirerek 4. periyotun sonunda sayıdan sonra, süreyi durdurma kararı almıştı. Belki de bu kuralın ismini Ufuk Sarıca kuralı koymalıyız.
Yeri gelmişken böyle bir kural değişikliğine Orhun Ene de imza atmıştı. Orhun süreyi durdurmak için sayıdan sonra topu çıkaran oyuncuya hemen müdahale ederdi ve hakemin süreyi durdurmasını sağlardı. Hakem her seferinde Orhun’u teknik faul vermekle tehdit ederdi, eğer rakip takımı bir an önce faul çizgisine göndermek istiyorsa hemen ikinci müdahaleyi de yapar teknik faulü alır ve rakip takımı en kısa yoldan hem de süreyi durdurarak serbest atış çizgisine yollardı. FİBA bir kural koyarak bu cinliğinde önüne geçmiş oldu, artık bu tarz müdahaleler direk iki atış ve bir yandan ile cezalandırılıyor. Bu kuralıda Orhun Ene kuralı olarak adlandırmak mümkün.
Bundan iki sene önce Panionios maçının sonunda Türk Telekom koçu Ercüment Sunter maçın bitimine 6 saniye kala topu oyuna yarı sahadan sokmak üzere mola almıştı. Takımı 3 sayı öndeydi. Kural gayet basitti, kendi sahandan topu 8 saniye içerisinde karşı sahaya geçirmek zorundasın ama maçın bitmesine sadece 6 saniye var ise bunu yapmak zorunda değilsin.
Telekom’da rakibin hiç beklemediği bir şekilde bunu yaptı ve topu ileri doğru sürmek yerine geriye doğru sürdüler ve şaşkın Yunanlılar faul dahi yapamadılar.
Kim bilir Panionios maçının son saniye taktiğini veren Ercüment Sunter'de FİBA'da bir kuralın değişmesine neden olur bu taktiği ile. FİBA şöyle diyebilir; mola alarak yarı sahadan oyuna başlayacak olan takımlar kendi sahalarına topu pas olarak kullanırlarsa yarı saha olarak cezalandırılır ve top rakibe geçer.
Türk insanının kıvrak zekâsı basketbol sahalarına renk katmaya son sürat devam edecektir.
Gelelim maça;
Efes Pilsen çok rahat bir maç oynadı. Bu rahatlıkta Milano temsilcisinin sakat oyuncularının rolü de vardı elbet ama Armani Jeans Milano tam kadro dahi olsa asla Efes Pilsen kalitesinde bir takım değil. Efes Pilsen maç boyu Charles Smith’in etkili oyunu ile rakibin dengesini bozdu, 40 dakika boyunca hem çok sert hem de bol yardımlı bir adam adama savunma yaptılar. Alan savunmasına geçtikleri kısa anlarda rakip takım pozisyon dahi bulamadı diyebiliriz. Oyuna sonradan giren Mordante’nin direnmesi dışında kıpırdayan herhangi bir AJ Milano’lu oyuncu göremedik. Son çeyrekte Mordante’nin liderliğinde biraz kıpırdanmaya çalışsalar da atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti. Yinede son çeyrekte özellikle Bulleri’nin bu maçta sakat olan diğer oyuncularla beraber sahada olmamasına çok sevindim çünkü Bulleri oynadığı kulüplerde ve milli takımlarda bize karşı her daim iyi maçlar çıkaran bir oyuncu. Özellikle Benetton da ve İtalya milli takımında çok canımızı yaktı.
Sinan’ı ilk iki maç sahada fazla göremedik, Sinan’ın süresinin artmasını bekliyorum çünkü Sinan sahada olduğu her an rakip kısaların üzerinde büyük bir savunma baskısı kuruyor, hücumda ise Efes Pilsen’in en delici oynayan oyuncusu olduğu için bu kez rakip savunma üzerinde baskı kuruyor. Şu an için tek eksiği zayıf olan dış şutu.
Mario Kasun’un daha 3-4 ay oynayamayacak olması Efes Pilsen’in pota altı hesaplarını alt üst etmiş durumda, Kaya, Kerem ve Kakiouzis’in inanılmaz gayretleri ile ilk iki maçta pota altında gedik vermemeye çalıştılar ama bu durum böyle devam etmez. Efes Pilsen Mario Kasun’un yerine mutlaka yeni bir uzun almalı. Yoksa Efes Pilsen ilk iki haftada aldığı galibiyetlere yenilerini ekleyemeyebilir.
Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
İLKER KESER
basketci14@gmail.com

Parti Az Kalsın Kötü Bitiyordu  

Posted by basketçi


Efes Pilsen uzun zamandır, bir sene tutanları bir sene atanları kadrosuna doldurup, bir türlü ortayı bulamıyorlardı. Son iki sezonki kadro derinliği en fazla çocuk havuzu derinliği kadardı. Bu sezon atan ve tutan oyuncu dengesini sağlamakla beraber kadro derinliğini de kabul edilebilir seviyelere getirdiler.
Partizan maçında son çeyrekte zorlansalar da maç boyu hücum temposunu ve savunma sertliğini belli bir seviyenin aşağısına düşürmeyerek rakibin öne geçmesini engellediler. Partizan oynadığı takım kim olursa olsun en üst düzeyde, en doğru basketbolu oynayabilen bir takım. Gurupta çok can yakacaklarına inanıyorum, çünkü içeride dışarıda skor ne olursa olsun asla oyundan düşmüyorlar. Hemen her mevkide oynayan oyuncuları özellikle kısalar rakiplerine oranla daha uzun ve hareketli oyunculardan kurulduğu için rakiplerine eşleşme problemi yaşatıyorlar, buldukları boş şutlarda da yüksek isabet yüzdeleri var.
Efes Pilsen’in maçın sonundaki oyunu bu yılki karakterini biraz olsun ortaya koydu. Partizanlı oyuncuların kararlı oyunlarına karşı bir adım geri atmadılar, kaçan faul atışları ve verilen hücum ribauntları ile sıkıntı yaşadılar ama gerek Ergin Ataman’ın yerinde oyuncu değişiklikleri gerekse Milos Vujanic’in lider ve winner oyunu ile çokta iyi oynamadıkları bir maçı kazanarak büyük takım olduklarını belli ettiler. Zaten önemli olan Euro Leage’e galibiyet ile başlamaktı, ilk maçı kasasız atlatmak çok önemliydi.
Maçın sonunda Partizan faul yapmayarak kumar oynadı ve son topu başarı ile kullanarak farkı 1 sayıya indirdiler. Bu Efes Pilsen’e 2. maç için şimdiden verilmiş önemli bir mesajdı.
Peki, ne oldu da Efes Pilsen bu kadar zorlandı;
—İlk sebep olarak Kasun’un sakatlığını ön plana çıkartabiliriz çünkü dev pivot oynadığı her dakika da takımına sınıf atlatan tipte bir oyuncu.
—Sinan Güler bu maçta çok az süre aldı, Ergin Ataman Partizan maçına kadar geçen süreçte Sinan’ı sürekli oynatıyordu. Sinan da özellikle oyun kurucu üzerinde kurduğu savunma baskısı ile rakip takımı yıpratıyordu. Belki Partizan takımı oyun kurucuya dayalı bir sistem ile oynamıyor ama Sinan’ın oynaması yinede rakip kısaları hırpalayıp yıpratacaktı.
—Kaya Peker bu maçta Kerem Gönlüm ile beraber çok iyi mücadele etti hatta savaştı ama hemen her pozisyonda blok yiyerek adeta ‘’block mânia’’ oldu.
—Kerem Gönlüm’ün basketbola başladığı günden beri süre gelen faul atma problemi maçın sonunda bize çok pahalıya mal olacaktı, hatta az kaldı bu yüzden maçı kaybedecektik. 6 Serbest atıştan sadece 1 tanesini sokarak takımını riske attı.
—Charles Smith benim çok beğendiğim ve skor gücüne çok inandığım bir oyuncu ama bugün şut seçimlerinde biraz lakayt davrandı, aslında kullandığı şutlar isabetli şutlar olsa idi rakibin savunma dengesini bozan şutlar olacaktı ama isabet kaydedemeyince hemen her topu potamızda fast break olarak geri gördük.
—Yeni Amerikalılardan Thornton iyi bir savunmacı ama savunduğu Partizanlılara karşı özellikle son çeyrekte fiziksel dezavantajlar yaşadı. Hemen her hücumda Thornton’u pota altında yakalayıp onun üzerinden baskete hatta faul baskete gittiler.
Efes Pilsen az daha kazaya uğrayacağı maçı alarak, Euro Leage’e iyi bir başlangıç yapmış oldu.
Efes Pilsen’e geniş bir açıdan bakacak olursak, bütçesi 30 ila 55 milyon $ arası olan rakiplerine oranla daha az etkileyici fakat onlara yakın bir potansiyel sergileyebilecek durumda olduklarını görüyoruz.
Oyun kurucu Milos Vujanic; Efes Pilsen’e gelinceye kadar hep büyük takımlarda oynamış klâs bir oyuncu ama asla bir Solomon, Lakovic, Jasikevicyus hatta Naumoski ayarında değil. Vujanic’i stil olarak Ender Aslan’a benzetiyorum ama asla Ender Aslan’ın yaptığı hataları yapmıyor. Oyun kurucu olarak en az hata ile oynadığı için takımına oldukça yarar sağlıyor. Dış şutlardaki etkisini de arttırırsa Efes Pilsen ondan beklediğinin çok daha üzerinde bir katkı alabilir. Bu akşam 17 sayı atarak dahası maçın sonunda sorumluluk alarak galibiyetin baş mimarı oldu.
Uzun rotasyonu geçen seneye oranla daha geniş ve sert hem de Kasun’u da sayarsak sayı potansiyeli olarak çok daha iyi. Yunan oyuncu Kakiousiz kısıtlı atletizm yeteneklerine rağmen 3 numara oynadığında ayrı 4 numara oynadığında rakip savunmalara ayrı problemler yaratıyor. Ergin Ataman’ın en etkili transferlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Zaman ilerledikçe Efes Pilsen daha iyi duruma gelecektir. Tek dileğim takımlarımızdan en az birinin bu sene Final Four yapması.


İLKER KESER
basketci14@gmail.com

GÜL GİBİ KUPA  

Posted by basketçi


Öncelikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü tribünde görünce nihayet dedim. Nihayet dedim çünkü oynanan kupanın adı ‘Cumhurbaşkanlığı Kupası’’ olmasına rağmen bugüne kadar kupayı veren bir Cumhurbaşkanı pek görememiştik. Hatta Futbol Federasyonu bu işe bir son verip Cumhurbaşkanlığı Kupasını, Süper Kupa olarak oynatmaya başladı. Cumhurbaşkanları sporu sevmeseler bile bulundukları makamın onuruna düzenlenen bu oyunlara en azından son periyotta gelip kupayı kendi elleriyle vermeleri daha uygun olur gibime geliyor.
Fenerbahçe Ülker geçen seneden çok daha değişik bir takım ile oynadı, sahaya tam takım çıksalar belki de kupayı Cumhurbaşkanının elinden alan taraf onlar olacaktı ama bu kadar derin kadrosu olan bir takımın böyle bir mazereti olmamalı. Türk Telekom son yıllarda yaptığı hamlelerin meyvelerini almaya başladı. Geçen sezon Türkiye Kupasını kazanmışlardı bunun yanına Cumhurbaşkanlığı Kupasını da eklemiş oldular.
Türk Telekom’u sene başındaki turnuvalar da izlediğimiz de geçen seneki hücum ritimlerinin aynı şekilde son sürat devam ettiğini ancak savunmadaki dirençlerinin zayıf olduğunu görmüştük. Kupa guruplarında Aliağa’ya yenilerek kafalarda soru işareti bırakmışlardı. Biz basketbol severler ne yazık ki bu maçları izleyemedik, buna en çok bozular herhalde kupaya ismini veren TeknoSA firması olmuştur.
Türk Telekom geçen sezona oranla oyun yapısı olarak olmasa da oyuncu kadrosu olarak baya bir değişikliğe uğradı. En önemli değişiklik oyun kurucu pozisyonunda yaşandı. Takımın belki de en önemli ismi El Âmin yerini Roderick Blakney’e bıraktı. Bu değişiklik belki de takımın kaderini etkileyecek değişiklik oldu. Blakney, El Âmin’e oranla daha gösterişsiz bir oyuncu ama bana göre ondan çok daha verimli ve faydalı olacak. Öncelikle şut seçimleri nerdeyse kusursuz, penetreleri çok kuvvetli, şutu ise öldürücü olabilecek boyutta. Türk Telekom takımına da cuk diye oturduğunu ve ekürisi Tutku Açık ile çok iyi bir kombinasyon oluşturacaklarını düşünüyorum. Kennedy Winston iyi bir skorer olarak alındı belki ama bu maçta çok iyi savunma yaptı. Kris Lang bitiriciliği çok yüksek bir oyuncu, açıkçası hücum yetenekleri kısıtlı olmasına rağmen pota altında aldığı pasları çok kolay sayıya çevirerek paslara asist değeri kazandıran bir oyuncu. Asım bu takıma çok güç katacaktır, bana göre ligin en iyi pas veren uzunu. Uyum sağladığı an katkısı artacaktır. Serkan Erdoğan ise bugün kendisinden beklenen sayı potansiyelini sergiledi ama her maç aynı istikrarı sergileyebilmeli. Michael Wright bu maçta fazla oynamadı ama sağlığına kavuştuğu an bu takımın en büyük lideri ve en büyük gücü olacağını düşünüyorum.
Geçen seneden tanığımız oyunculardan Tutku, Tanjeviç’e karşı oynadığı her maçta olduğu gibi yine enfes oynadı, özellikle takımının skor üretmekte çok sıkıntı çektiği son periyotta üst üste üç kez drive ederek kendisini savunan Mrsıç’in savunma zafiyetini çok iyi kullandı ve takımına hayat verdi. Bekir kritik 3 sayı isabetleri kaydetti, Dudley bildiğimiz gücünü sahaya yansıttı.
Türk Telekom’un geniş ve gösterişli kadrosuna baktığımız zaman, iyi kalitede bir kısa forvetlerinin olmadığını görüyoruz. Haluk’un takımdan ayrılmasından sonra bu zaaf bu sene iyice baş gösterecektir. 2 numaradaki zenginliğin yanında 3 numarada sadece Mutlu Akpınar’ı görüyoruz. Bana göre acilen bu pozisyona ribaund alabilen iyi savunma yapan ayakları hızlı bir 3 numara alınmalı.
Türk Telekom’un başarılı olabilmesi için tek bir engel görüyorum oda Türk Telekom’un savunmasının hücumuna oranla çok daha zayıf olması. Eğer savunmalarını güçlendirirlerse hedefledikleri kupalara ulaşabilirler. Yoksa sadece hücumda topu hızlı çevirmekle, pas zenginliği ve yüksek 3 sayı yüzdesiyle şampiyon olunmayacağını geçen sene gördük.
Fenerbahçe Ülker takımı koç Tanjeviç’in en çok güvendiği iki uzununun birden sakatlığı ile sezona başladı. Semih ve Ömer Aşık Tanjeviç’in belki de Fucka’dan beri kafasına yazdığı uzun tipini tarif eden isimler. Bu iki uzunun sakatlığı bir yana Ömer Onan’ın sakatlığına çok daha başka üzüldü Fenerbahçe Ülkerliler çünkü Ömer önceki yıllarda hem Efes Pilsen’in hem Ülker’in hem de Fenerbahçe Ülker’in kazandığı tüm kupalarda ismi başrolde olan bir oyuncuydu. Bu kadar yeni kısa rotasyonu içerisinde onun yokluğu çok arandı.
Yeri gelmişken yeni gelen kısa oyunculara bir göz atalım:
Griçek’i izlemek bana çok büyük bir zevk verdi, şut sitili zaten çok keyif veriyor ama yaptığı smaç tüm basketbol severleri keyiften uçurdu. Geçen sezon takımın ilk skor kaynağı olan Solomon’un gidişinden kaynaklanan skor açığını Solomon’a oranla daha az bencillikle yapacaktır ama Solomon’un yaptığı liderliği aynı şekilde yapabilecek mi o biraz tartışılır. Griçek’in gelişiyle beraber Emir’in takım içerindeki rolü oldukça azalacaktır çünkü aynı sitildeki iki oyuncu arasında Emir anca figüran olur.
Solomon’un yerine gelen Marques Green’i ise Ankara günlerinden tanıyoruz. Gren bana göre iyi bir oyuncu ama büyük takım oyuncusu mu oda ayrı tartışılır. En azından bugüne kadar hep orta sırlara oynayan takımlarda oynadı özellikle kritik anlarda alacağı sorumluluk çok önemli. Bu akşam oyunun kırılma anlarında rakibi Tutku maçı koparacak hamleleri yaparken o çok kritik bir top kaybı yaptı ve kaçırdığı turnike ile maçın neticesini etkiledi.
Kısa boylu oyun kurucuların her zaman dezavantajları vardır. Green; asla bir Tyus Edney, David Rivers veya El Amin değil, kısa boyunun dezavantajı ile rakip oyun kurucu Blakney onun üzerinden bol bol isabetli potaya yakın şut kullandı. Bu maçta 21 sayı attı ama özellikle Euro Leage’de şut pozisyonu bulmakta zorlanacaktır.
Fenerbahçe Ülker’i yenip kupayı alan Türk Telekom’u ve bayanlarda ezeli rakibini yenip eski yenilmez armadaki günlerine dönüş sinyali veren Galatasaray’ı tebrik ediyorum.



İlker KESER
basketci14@gmail.com

Related Posts with Thumbnails